Nermin Hocam’ı Tanımak

Hocaların hocası Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ı, yurdunu ve hayatını kendi iradesiyle seçen “Atatürk olmasaydı belki ben de olmazdım” diyerek neden Kemalist olduğunu anlatan Hocam’ı tanımak, Onun öğrencisi olmak büyük bir ayrıcalık.

Her zaman vurguladığı gibi tüm dileği “Atatürk’ün izinden giden laik ve demokratik bir Türkiye’dir.” Nermin hocam yüz yılı aşan ömründe yine umutla ve kararlılıkla Cumhuriyetimizin kazanımları konusunda bilinçlendirme mücadelesini sürdürmektedir. Nitekim, 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde bir röportajında özellikle gençlere seslenmiştir. Sosyal medyada da yayınlanan sesli mesajında: “Evlatlarım önümüzde yeni bir seçim var, 28 Mayıs’taki bu seçim bir referandumdur. Ya demokrasiyi seçeceğiz, ya otokrasiyi. Ya adaleti seçeceğiz, ya keyfiyeti. Ya tüm milletimiz kazanacak ya da bir avuç insan kazanacak” diye uyarmış ve “Türkiye’de yapılan ilk seçimlerden bu yana hep oy kullandım. Şimdi, 28 Mayıs’taki seçimde de oy kullanacağım. Bu çok önemli seçimde küskünlük ve kırgınlıklarınızı lütfen bir kenara bırakın. Sizleri oy kullanmaya, sandıkları korumaya çağırıyorum. Atatürk bu vatanı bize emanet etti. Emanetine sahip çıkın. Arkadaşlarınızı oy vermeye davet edin. Hepinizi gözlerinizden öperim” diyerek herkesi yurttaşlık görevine çağırmıştır.

Nermin hoca, bilimden siyasete, iletişimden hukuka ve kadın haklarında akademik ve uygulamaya yönelik çalışmalarıyla yurt içinde ve yurt dışında çağdaşlaşma yolunda öncülük etmektedir.  “Türk Toplumunda Kadın;  Kum Saatini İzlerken; Hayatını Seçen Kadın; Yüz Yıllık Umut” gibi kitaplarını okuduğumuzda yaşamında birçok ilkleri yaşadığına ve yaşattığına tanık oluyoruz. Örneğin Siyasal Bilgiler Fakültesinin ilk kadın asistanı, doçenti ve profesörü olan Nermin hoca Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu kurucularından olup ilk müdürlüğünü yapmıştır. Nermin Hoca, kadın hakları konusunda da akademik alanda; sivil toplumda ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşlarda ülkemizin en güçlü isimlerdendir. Gazetecilik yaptığı yıllarda “kamuoyu”; “halkla ilişkiler” gibi kavramları dilimize kazandırmıştır.

Cumhuriyetin ilanından itibaren kararlı bir devlet politikası olarak ele alınan ve uygulanmaya başlanan eşit yurttaşlık ve kadın haklarına baktığımızda; Medeni Kanunun kabulüyle evlenmede tek eşlilik; resmi nikah; erkeğin boş ol demesi yerine hakim kararıyla boşanma; evlilik yaşı; kız ve erkek çocuklara eşit miras payı gibi kurallar eşit yurttaşlığın temelini oluşturmuştur. Kız ve erkek çocuklara temel eğitimde eşit haklar tanınmıştır. Birçok batı ülkesinden önce kadınlara seçme seçilme hakkı tanınmıştır. 1937 yılında Anayasa’da yer verilen laiklik ilkesi kadın haklarının güvencesi olmuştur. Ne yazık ki, daha sonra iktidara gelenler tarafından kadın erkek eşitliği konusunda aynı kararlılık gösterilmemiş, özellikle 1970’li yıllara gelirken çağdaş gelişmelere uygun adımlar atılmamıştır. İşte bu süreçte, Atatürk ilke ve devrimlerini savunan,  geri kalmışlık karşısında güçlü bir direniş gösteren Nermin Hoca, Başkanlığını da yaptığı Türk Sosyal Bilimler Derneği; Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Ankara Şubesi gibi sivil toplum örgütlerinde kadınlarla ilgili her sorunla ilgilenmeye başlamıştır. Türk Sosyal Bilimler Derneğinin başkanı olduğu dönemde eğitimden siyasete, sağlıktan aile planlamasına kadar birçok alanda kadın sorunlarının ele alındığı uluslararası bir seminer düzenlemiştir. Seminerde sunulan tebliğleri derleyerek “Türk Toplumunda Kadın” adlı kitapta yayınlamıştır. Nermin hocanın 1978 yılında yayınladığı bu kitap kadın hareketini bilgilendirme ve bilinçlendirmede önemli bir rol oynamıştır.

Cumhurbaşkanı kontenjanından seçilerek Türkiye’nin ilk kadın senatörlerinden olan Nermin hoca güzel bir tesadüfle 1978 yılında (doğum günü olan) 18 Eylül’de ant içerek göreve başlamıştır. Senatör olduğu yıllarla ilgili yazılarında, Mecliste senatörlere sınırlı şekilde söz verildiğini, bu nedenle söz alma imkanı olduğunda konuşmalarını tamamen kadın konusunda yaptığını, özellikle kız çocukların ve kadınların eğitim sorunlarına odaklandığını anlatmaktadır.

Nermin Hoca, kadın araştırmaları konusunda akademik alanda da ülkemizin saygın bir bilim insanıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren çağdaşlaşma projesi olarak gerçekleştirilen Kemalist reformların 1980’lerde kadın hareketinin güçlenmesinde de hukuki temel oluşturduğunu vurgulamaktadır.

Bilindiği gibi, 1970’li yıllardan itibaren insan haklarından kadınların eşit olarak yararlanamadığı, yasalarda eşit haklar olsa da, bu hakları tam olarak kullanamadığı dünya gündeminde yer almış ve kadın erkek eşitliğinin sağlanması için uluslararası alanda önemli çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Birleşmiş Milletler tarafından 1975’de “Kadının On Yılı” ilan edilmiş, 1979 yılında da “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi” kabul edilmiştir. İngilizce adının baş harflerinden oluşan kısaca CEDAW olarak adlandırdığımız Sözleşmeye taraf olan birçok ülkede olduğu gibi, 1985 yılında Türkiye’nin Sözleşmeyi onaylamasından itibaren yasalarda ayrımcılık içeren kuralların değiştirilmesi için yapılan çalışmalar hızlanmış, kadınlara yönelik eşitlikçi politikalar geliştirmek için siyasette, sivil toplumda ve akademide kurumsal yapılanmalar olmuştur.

Medeni Kanun Değişikliği İçin İmza Kampanyası, 1993

Nermin hocamla ilk kez, Prof. Dr. Necla Arat’ın başkanlığını yaptığı İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırmalar ve Uygulama Merkezi koordinatörlüğünde Medeni Kanun değişikliği için açılan imza kampanyası sırasında 1993 yılında yüz yüze tanışma fırsatına sahip oldum.            

Medeni Kanun’un Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bazı Maddelerinin Kaldırılmasına İlişkin Taslak’ta”  Aile Hukuku bölümünün, eşlerin eşit haklara sahip olmaları ilkesi çerçevesinde değiştirilmesi önerilmiştir. Bu değişiklik Taslağına destek vermek üzere İÜ Kadın Araştırmaları Merkez’i koordinasyonunda yürütülen imza kampanyasında kadın kuruluşları işbirliğiyle 119.000 imza toplanmıştır. Bu imzalar Nermin Hocanın da katıldığı grupla 17 Şubat 1993 tarihinde TBMM Başkanı’na ve Adalet Bakanı’na teslim edilmiştir. Aynı gün Anıtkabir’e yapılan ziyarette “Kadın Hakları Devrimi Bütünlenmelidir” çelengi konulmuş ve Ankara’ya giden kuruluş temsilcileri TBMM ‘deki oturuma izleyici olarak katılmışlardır.

 

Kadın Araştırmaları Ana Bilim Dalı kuruldu

Türkiye’de akademik alanda kadın araştırmaları ilk defa İstanbul Üniversitesinde 1989 yılında kurulan Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezinde ele alınmış ve diğer üniversitelerde kurulmasına örnek oluşturmuştur.

1993-1994 öğretim yılından itibaren de yine İstanbul Üniversitesinde Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde Prof. Dr. Necla Arat başkanlığında Kadın Araştırmaları Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Eğitimi başlamıştı.

Yüksek lisans programında “Siyasal Katılımda Kadın”; Kadın Araştırmalarına Giriş”; “Feminist Teoriler”; “Uluslararası Hukukta ve Türk Hukukunda Kadın”; “Kadın, Nüfus ve Gelişme”; “Cumhuriyet Döneminde Kadın Yazını”; “Medya ve Cinsiyetçilik”; “Bilimsel Araştırma Teknikleri”; “Kadın ve Ekonomi”; “İngilizce Feminist Metinler”; “Düşünce Tarihinde Cinsiyetçilik” dersleri yer alıyordu.

Nermin hocamla, öğrenci-hoca olarak …

İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans’a başladığım 1996-1997 eğitimi döneminde “Siyasal Katılımda Kadındersini Nermin Hoca veriyordu. Kadın ve siyaset konusunu teorik bilgiler yanında uygulamadan Senatör olduğu dönemden örneklerle anlatıyordu.

Disiplinler arası bir ana bilim dalı olan Kadın Araştırmalarında yazdığım tez konusu Nermin hocamın dikkatini çekmişti. Kadın hukuku alanında ilk akademik çalışma olan yüksek lisans tezimin konusu Kadının Soyadı idi. 1990’lı yıllarda temel yasalar henüz değişmemiş olsa bile, Medeni Kanun gibi temel kanunlarda kadın erkek eşitliğine aykırı maddelerde değişiklik yapılarak ayrımcılıklar kaldırılıyordu. İşte bu arada 1997 yılında kadının soyadı kuralı konusunda Medeni Kanun’da bir değişiklik tasarısı meclis gündemine geldi. Basına da yansıyan bu değişiklik taslağında, Medeni Kanundaki “evlenen kadın kocanın soyadını alır” kuralına eşler arası eşitlik yolunda bir adım atılarak “kocanın soyadının yanında, kızlık soyadını da kullanabilir” ibaresi eklenmişti. Hocam beni aradı “Nazan tasarıyı hazırlayanlarla konuş ‘kızlık soyadı’ yerine ‘önceki soyadı’ yazılmasının doğru olacağını söyle” dedi. Nermin hocanın mesajını Bakanlığa ilettim. Kanunun baştan doğru çıkması önemliydi ve görüşmeler sonrasında “Kadının Soyadı” maddesinde yapılan değişiklikte “önceki soyadı” kavramına yer verildi. Ben Kadın Hukuku derslerimde Medeni Kanundaki bu değişikliği anlatırken “Nermin Abadan Unat” değişikliği olarak anıyorum.

2010’lu yıllara doğru siyasal iktidar eliyle kadın haklarında söylemle başlayan yasa değişikliğine kadar uzanan geri adım girişimleri hızlandı. Cumhuriyet devrimleriyle kazanılan haklar, başta laik hukukun simgesi olan Medeni Kanunun resmi nikah, evlilik yaşı kuralları yok sayılmaya başlandı, Müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilerek ülkede hukuk birliği de ortadan kaldırıldı. Kadın örgütleri tepkilerini görünür bir şekilde veriyorlardı. 2016 yılında İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak açtığımız “Medeni Kanuna Sahip Çıkıyorum” imza kampanyasında bir milyondan fazla imza topladık.

Atatürk ilke ve devrimlerini yüz yılı aşan umut ve kararlılıkla savunan, geri gidişler karşısında güçlü bir direniş gösteren Prof. Dr. Nermin Abadan Unat hocamız, toplanan imzaların küfelerle taşındığı Medeni Kanuna Sahip Çıkıyorum Yürüyüşünde fotoğrafta görüldüğü gibi en önde yürüyordu.

Nermin Hocamızın 100. Doğum Günü kutlamalarına, merkezi İzmir’de bulunan Ege Kadın Buluşması Platformu da belediyelerle işbirliği yaparak katıldı ve kadınlara çok yönlü eğitim ve hizmet vermek üzere “Çiğli Belediyesi Prof. Dr. Nermin Abadan Unat Kadın yaşam Merkezi” ile Konak Belediyesi Prof. Dr. Nermin Abadan Unat Kadın Semt Evi” hizmete açıldı.

Hocamızın 100. Doğum Günü / 2021 Conrad Otel

Nermin Hoca, zor günler her zaman olur, karanlık günler her zaman olur, der ve umudu hiç yitirmeden mücadele edilmesi gerektiğini vurgular. Hoca’nın her sorunun üstesinde geldikçe, o mücadeleyi başarıyla bitirdikçe, başarının mutluluğunu yansıtan bir gülmesi vardır.

Nermin hoca, bir röportajında “İyi ki yaşamışım” diyordu. Hocam iyi ki yaşadınız, iyi ki sizi yakın tanıma şansım oldu.

Size sağlıklı, nice güzel yaşlar diliyorum.  Atatürk’ün izinden giden laik ve demokratik bir Türkiye için birlikte mücadeleye devam…

20 Eylül 2021, Cumhuriyet Gazetesi

 

 

 

Önceki İçerik#kadınerkekeşittirnokta Konferansı | Cumhuriyet Bir Kadın Devrimidir
Sonraki İçerikİsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programı 18.09.2024