NAZAN MOROĞLU ‘KADININ SİYASAL HAKLARI’NI ANLATACAK

Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu’nun 7 Mart Pazartesi 17.00-18.00 saatleri arasında çevrimiçi düzenleyeceği panele konuşmacı olarak katılacak İKKB Koordinatörü Av. Nazan Moroğlu, ‘Kadının Siyasal Hakları’ konulu bir konuşma yapacaktır. Etkinlik katılıma açıktır. @nznmor

Nazan Moroğlu

İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı

İstanbul kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü

 

Kadınların Siyasette Eşit Temsili

Demokrasinin Temel Kriteri…

                                                           

Nüfusun yarısını oluşturan kadınların karar alma süreçlerine katılamaması, siyasette eşit oranda temsil edilememesi her şeyden önce bir demokrasi meselesi.

 

Demokrasinin temel kriterleri olan eşit temsil ve katılımın kadınlar açısından yaşama geçirilememesi, bir kadın erkek eşitsizliği sorunu olmasının ötesinde, aynı zamanda bir demokrasi sorunudur.

 

Günümüzde birçok alanda eğitim, meslek seçimi, çalışma koşulları açısından iyi konumda olsalar da, siyasal yaşam kadınlara kapalı bir arena olmaya devam etmektedir. Bu bakımdan, demokrasinin güçlendirilmesi ve cinsiyete dayalı eşitsizliklerin kaldırılması için kadınların siyasette eşit oranda veya birçok ülkede kritik eşik olarak kabul edilen en az % 30 oranında yer almaları gerekir.

 

Her ne kadar eksik temsilin nedenlerini “kadınların siyasete ilgisizliği; toplumsal ve kültürel yapı; siyasal sistem ve partilerin yapısı; eğitim; ekonomik nedenler”  gibi belli başlıklar altında toplamak mümkünse de, bütün bunların temelini tarih boyunca egemen olan ataerkil bakış açısı oluşturmaktadır.

 

Bu nedenle, siyasal yaşam dünyada ve ülkemizde kadın erkek eşitsizliğinin en belirgin olarak görüldüğü alan olmaya devam etmektedir.

Ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşunu izleyen ilk on yılda Atatürk’ün önderliğinde yapılan devrimler, kadın haklarının geliştirilmesinin temelini oluşturmuştur. Başta Medeni Kanunun kabulü olmak üzere kadınlara zamanın koşullarına uygun “yurttaş hakları” eşit olarak tanınmış, kadınlara milletvekili seçme, seçilme hakkı verilmesiyle kadınlar, birçok batı ülkesinden önce seçme seçilme hakkını kazanmışlardır. Kadınlara milletvekili seçilme hakkı İtalya’da 1948, Fransa’da 1945, Japonya’da 1950, İsviçre’de 1971 yılında tanınmıştır.

 

Türkiye’de kadınlara 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerine, 1933’de muhtarlık seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır. 5 Aralık 1934 tarihinde de 1924 Anayasasında değişiklik yapılarak sadece erkeklere tanınmış olan milletvekili seçme ve seçilme hakkı kadınlara da tanınmıştır. Anayasa’da yapılan değişiklik aynı tarihte İntihabı Mebusan Kanununa da yansıtılmıştır.

1934 yılında kadınlara milletvekili seçme seçilme hakkının verilmesinden sonra 1935 yılında yapılan seçimlerde Türkiye Büyük Millet Meclisine 18 kadın milletvekilinin seçilmesi, günümüzde kullanılan kavramıyla “özel önlemler” veya “fırsat eşitliği tanıma”  yöntemini çağrıştıran ilk örnektir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin (CEDAW), henüz dünya gündeminde bile olmadığı yıllarda TBMM’de kadın milletvekili oranının % 4.6’ya ulaşması Cumhuriyet devrimlerinin yaşama geçirilmesindeki kararlılığın göstergesidir. Kadınlara o dönemin koşullarına göre çağdaş ve ileri siyasal haklar yasal olarak verilmiş ve yaşama geçirilmiş olmasına rağmen, sonraki yıllarda bu kararlılık sürdürülememiştir.

 

Kadının eğitimli olması ve ekonomik bağımsızlığı olması siyasal yaşama katılabilmesi için genellikle yeterli olmamaktadır. Bu nedenle, gerçek demokrasinin yaşama geçirilebilmesi için, birçok ülkede görüldüğü gibi Seçim Kanununda ve/veya Siyasi Partiler Kanununda her iki cinsin eşit temsilini sağlayacak şekilde değişiklik yapılması gerekmektedir.

 

Cinsiyet Kotası = Eşitsizliğin Kaldırılmasının Anahtarı

 

Siyasete katılımın artırılması için birçok ülkede uygulanan cinsiyet kotası çok tartışılmıştır, ayrımcılığın giderilmesinde bir anahtar mı, yoksa kadınlara tanınan bir ayrıcalık mı?

Kanımca siyasette “cinsiyet kotası”, yüzyıllardır süren haksızlığın telafisi olup, günümüzde eşitsizliğin kaldırılmasının anahtarıdır.

 

Ülkemizde öncelikle demokrasinin sağlıklı işlemesi ve Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmesi için kadınların katılımına gereksinim vardır. Bu nedenle yıllardır yaşanan eşitsizlik sorununu aşmak ve meclislerde kadınların katılım oranını arttırmak amacıyla gecikmeksizin Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında, Parti Tüzüklerinde en az  %30 cinsiyet kotası konulmalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kadınlara milletvekili seçme, seçilme hakkı veren Anayasa değişikliği ile İntihabı Mebusan Kanunu değişikliği TBMM’de aynı gün kanunlaşmış ve 11 Aralık 1934 tarihli Resmi Gazetede birlikte yayınlanmıştır.

 

5 Aralık 2006 – Kadıköy Meydanı  CİNSİYET KOTASI = HAKSIZLIĞIN TELAFİSİNİN ANAHTARI

 

 

 

 

 

Önceki İçerik8 MART VE KADIN HAKLARININ ÖNEMİ
Sonraki İçerikGALATASARAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK KULÜBÜ İLE BULUŞMA