Türk tarihinin dönüm noktası
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI
102.Yılında
Nazan MOROĞLU
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk tarihinin dönüm noktası” olarak adlandırdığı Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde 1.Dünya Savaşının galip devletleri ile Kurtuluş Savaşını zaferle bitiren Türk Devleti arasında imzalanmıştır.
Lozan Barış Antlaşması, süreli bir antlaşma değildir ve “özüyle–sözüyle” yürürlüktedir. Lozan’dan üç ay sonra 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti bu sağlam temele dayanır.
- Lozan’ın Türkiye için önemi
Lozan Barış Antlaşması, bir eşitlik ve bağımsızlık belgesidir.
Türk Heyeti, 1. Dünya Savaşını kazanan galip devletlerle eşit konumda müzakere masasına oturmayı ve antlaşmayı imzalamayı başarmıştır. Lozan müzakereleri yurtta sulh cihanda sulh anlayışıyla sürdürülmüştür.
Lozan Barış Antlaşması, bir siyasal bağımsızlık belgesidir.
Antlaşma, Türkiye’nin bağımsız bir devlet olarak tanındığı ve bunun uluslararası alanda tescil edildiği belgedir.
Lozan Barış Antlaşması, adli, ticari ve ekonomik açılardan bir bağımsızlık belgesidir.
Türk devleti kapitülasyonların kaldırılması konusundaki talebini kabul ettirmiş ve her türlü adli ve ekonomik kapitülasyonlar kaldırılmıştır.
- Lozan Barış Konferansı süreci (20 Kasım 1922 – 24 Temmuz 1923)
- Dünya Savaşı sonunda galip İtilaf Devletleri ile yenik devletler tarafında bulunan Osmanlı Devleti arasında imzalanan 1918 Mondros ve 1920 Sevr Antlaşmalarıyla Osmanlı orduları feshedilmiş, vatanın birçok bölgesi işgal edilmişti. Sevr imzalandığında henüz 1919’da Mustafa Kemal’in önderliğinde Samsun’dan başlatılan bağımsızlık savaşı devam ediyordu. Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikedeydi. Mustafa Kemal’in önderliğinde “milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” inancıyla 22 Haziran 1919 Amasya Genelgesiyle Kurtuluş Savaşının yol haritası çizildi.
23 Temmuz Erzurum ve 4 Eylül Sivas Kongrelerinde toplanan delegelerle 23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi kuruldu. Meclis tarafından Başkomutan seçilen Mustafa Kemal’in yönetiminde büyük zorluklara rağmen inançla umutla kararlılıkla sürdürülen bağımsızlık mücadelesi 30 Ağustos 1922 günü Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlandı..
Yeni bir barış antlaşmasıyla Büyük Zafer’in tescil edilmesi gerekiyordu.
İtilaf Devletleri, kalıcı bir barış antlaşması yapılmak üzere 13 Kasım 1922 tarihinde Lozan’da bir barış konferansı düzenleneceğini bildirerek hem Kurtuluş Savaşını kazanan Ankara Hükümetini hem de Dünya Savaşında yenilen devletler arasında bulunan Osmanlı Devletini barış konferansına davet ettiler.
1 Kasım 1922’de kabul edilen bir kanunla, halifelik ve saltanat birbirinden ayrılıp, saltanat kaldırıldı. Böylece, Osmanlı Devleti hukukî olarak sona ermiş oldu.
Atatürk, 1 Kasım 1922 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Saltanatın Kaldırılması üzerine yaptığı konuşmada: “Millet mukadderatını doğrudan doğruya eline aldı ve millî saltanat ve hâkimiyeti bir şahısta değil, bütün şahısları tarafından seçilmiş vekillerinden oluşan bir Meclisi âlide temsil etti. İşte o Meclis, meclisi âlinizdir; Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir” sözleriyle Lozan Barış Konferansına sadece Ankara Hükümetinin katılacağını vurgulamış oldu. Türk Heyeti Hariciye Vekili İsmet İnönü başkanlığında temsil edildi.
İsmet İnönü başkanlığındaki heyet Lozan’a giderken TBMM başkanı Mustafa Kemal’in ve Bakanların imzaladığı 14 maddelik bir Talimatname verilmişti. Özellikle “Kapitülasyonların kaldırılması kabul edilmezse” Talimatnamede yazılı bu gibi temel konularda asla taviz verilmemesi istenmiş, hatta geri dönebilecekleri söylenmişti.
İtilaf devletleri Barış Müzakereleri için 13 Kasım 1922’de davet ettikleri halde Lozan’a bir hafta gecikmeyle gelmişler ve bu nedenle toplantı 20 Kasım’da başlamıştır. Toplantı başladığında Heyet başkanları için büyük koltuklar konulmuş olmasına rağmen yenik devlet olarak gördükleri Türk heyetinin başkanına küçük bir koltuk ayrılmıştı. Bunun üzerine İnönü “bağımsızlık savaşını kazanan eşit ve egemen bir devletin temsilcisi olduğunu” hatırlatmış ve “koltuk getirilince toplantıya gelirim” demiştir.
Müzakereler sırasında Britanya İmparatorluğu heyet başkanı ve İtilaf devletleri temsilcisi Lord Curson kapitülasyonlardan vazgeçmeyeceklerini kesin dille bildirince, İnönü taviz vermemiş ve Türk heyeti 4 Şubat 1923’de Ankara’ya dönmüştür.
Kesintiye uğrayan barış müzakerelerinin 23 Nisan 1923 yeniden başlayacağı çağrısı üzerine Türk Heyeti tekrar Lozan’a gitmiştir. Bu defa İsmet İnönü eşi Mevhibe hanım ile birlikte gitmiştir. Lozan, Cumhuriyet döneminde kadın hakları devrimine de ışık tutmuştur (bu konuda bkz, Gülsün Bilgehan, Mevhibe, Bilgi yayınevi 2019).
- LOZAN Barış Antlaşmasına göre:
Barış müzakereleri sonucunda 24 Temmuz 1923 tarihinde, 17 ekten oluşan 143 maddelik Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş belgesi olan Lozan Antlaşması, hukukî, iktisadî ve siyasî anlamda hürriyetinin tescillendiği bir antlaşmadır. Antlaşmayla:
- Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları çizilmiştir, Lozan’da karara bağlanmamış olan, Atatürk’ün “benim şahsi meselem” dediği Hatay ilinin diplomasi yoluyla Türkiye sınırlarına dahil edilmesi sağlanmıştır.
- Kapitülasyonlar kaldırılmıştır. Yabancı devletlere tanınan ayrıcalıklara son verilmiştir.
- Azınlıklar: Rum, Ermeni ve Museviler azınlık olarak tanımlanmış ve özel yaşam ilişkilerinde kendi cemaat hukuklarını uygulama hakkı tanınmıştı. 1926 yılında laik hukukun simgesi Türk Medeni Kanunu’nun kabulünden sonra azınlıklar da Medeni Kanuna tabi olmuşlardır. Böylece ülkede hukuk birliği sağlanmıştır.
- Eğitim: Azınlıklara kendi eğitim kurumlarını kurup işletme hakkı tanınmıştı. 3 Mart 1924 tarihindekabul edilen “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile tüm okullar, planlama, uygulama ve denetim açısından Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlamıştır. Ülkede eğitim birliği sağlanmıştır.
- Patrikhane: Fener Rum Patriği’nin sadece Türkiye’de bulunan Rum Ortodoks kiliselerinin dini lideri olduğu belirtilmiştir. Patriğin TC vatandaşı Rumlar arasından seçilmesi kabul edilmiştir.
Lozan Barış Antlaşmasının 24 Temmuz 1923’de imzalanmasıyla, Türk ulusu için yeni bir dönem ve çağdaş dünya ile bütünleşme süreci başlamıştır.
- Haritaların anlattıklarından ders alalım…
Sevr ve BOP haritalarına bakınca, ülkemiz için Lozan Barış Antlaşmasının önemi bir kez daha görülmektedir.
LOZAN ANTLAŞMASI BAĞIMSIZLIK SENEDİMİZ
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HARİTASI


LOZAN Barış Antlaşmasının 102. Yılında bu üç haritanın anlattığının farkındayız. Emperyalizmin Türkiye üzerindeki hesapları devam ediyor. Laik demokratik hukuk devleti olan Cumhuriyetimizi, ulusal egemenliğimizi, Atatürk ilke ve devrimlerini, demokrasinin temel kriteri olan kadın erkek eşitliğini korumak için “hukuki ve fiili millet olma şuuruyla” hep beraber mücadeleye devam diyoruz.





