Cumhuriyetimizin 100. Yılında

Cumhurbaşkanı Seçimi, İttifaklar ve Mutabakat

Nazan MOROĞLU

Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılını kutlayacağımız 2023 yılı, adaletsizlik, yoksulluk, işsizlik, pahalılık, kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarları gibi sorunlara çözüm arayışları yerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi ile birlikte yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarıyla başladı.   

Henüz resmen bir seçim tarihi ilan edilmemekle birlikte, Cumhurbaşkanı ve iktidardaki Cumhur İttifakı tarafından seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağı söylenmekte, Millet İttifakının da buna itiraz etmediği görülmektedir. Ancak son TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 24 Haziran 2018’de yapılmış olduğu dikkate alındığında, Anayasa gereğince beş yıllık görev süreleri 24 Haziran 2023’de sona eriyor. Eğer görev süresi dolmadan erken seçim yapılmak isteniyorsa tarih belirlenmesi için, Cumhurbaşkanı tarafından veya TBMM tarafından Anayasanın 116. maddesine göre “seçimlerin yenilenmesine” karar verilmesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir TV programında üçüncü kez adaylığının önünde hukuken hiçbir engel olmadığını söylemesi üzerine, Cumhurbaşkanlığı seçimi siyasi tartışmaların odak noktası oldu.

Anayasanın 101. maddesine göre bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Bu nedenle 2014 ve 2018 seçimlerinde halk tarafından iki defa Cumhurbaşkanı seçilmiş olan Erdoğan’ın üçüncü defa aday olabilmesi mümkün değil. Ancak, bunun bir istisnası Anayasanın 116. maddesinde düzenlenmiştir. TBMM üye tam sayısının beşte üç çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verirse, Cumhurbaşkanı üçüncü kez aday olabilir, ancak bu da Cumhur İttifakı milletvekili sayısı itibariyle meclis aritmetiği açısından çok zor, hatta mümkün değil.

Aslında Anayasanın 101. ve 116. maddeleri okunduğunda, çok açık ve yoruma ihtiyaç duyulmayan bir şekilde düzenlenmiş olduğu görülecektir. Kanımca tartışılacak bir yanı da yoktur, bu iki maddeyi burada paylaşmak isterim.

Cumhurbaşkanı seçilme nitelikleri ve görev süresi

“MADDE 101 – (Değişik: 31/5/2007)  Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.

Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi

“MADDE 116- (Değişik: 16/4/2017) Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.”

Bilindiği gibi, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesine ilişkin Anayasa değişikliği 2007 yılında referandum sunulmuş ve kabul edilmişti. Buna göre, Anayasanın 101. maddesinde, Cumhurbaşkanı seçilme nitelikleri yanında Cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıl olduğu ve bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceği hükmüne yer verilmiştir. 101. madde günümüzde de bu şekliyle yürürlüktedir.

16 Nisan 2017 tarihinde referandumunda kabul edilen yeni bir Anayasa değişikliği ile yürürlükteki parlamenter sistem siyasi tarihimizden kaldırılarak,  partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi getirildi. Ancak 2017 Anayasa değişikliğinde, Cumhurbaşkanı seçilmenin nitelikleri, halk tarafından seçilmesi ve bir kimsenin en fazla iki defa beş yıl seçilmesine ilişkin 2007’de düzenlenen 101. madde hükmünde herhangi bir değişiklik yapılmadı.

2017 Anayasa değişikliğinde 116. maddede TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin birlikte yapılacağı düzenlenmişti. Recep Tayyip Erdoğan 2014 seçiminde ilk defa halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı oldu, 2018 yılında da partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde ikinci defa beş yıl görev yapmak üzere Cumhurbaşkanı seçildi. Anayasanın 116. maddede açıkça görüldüğü gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesine üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla karar verilmedikçe üçüncü kez Cumhurbaşkanı adayı olamaz. Ancak, bu konuda son sözü, İstanbul’da kazanılmış İBB Başkanlığı seçimini iptal edip yenileyen, 2017 Anayasa değişikliği referandumunda mühürsüz oyları geçerli sayan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) söyleyecek.

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına girerken, yaklaşık üç ay sonra yapılacak 2023 seçimleri bundan önce yapılan seçimlere hiç benzemiyor, çünkü önümüzde eşitlik,  demokrasi,  laiklik başta olmak üzere Cumhuriyetin temel niteliklerinin çok yönlü göz ardı edildiği bir tablo var. Cumhur İttifakı tarafından 9 Aralık 2022 tarihinde TBMM’ye sunulmuş olan laikliğin fiilen kaldırılmasına, kadınlar arasında eşitsizliğe yol açacak nitelikteki Anayasanın 24. ve 41. maddelerine ilişkin değişiklik teklifi halen Meclisin genel kurul gündeminde… İKKB, EŞİK ve eşitlik için mücadele eden kadın örgütleri olarak tüm muhalefet milletvekillerine “Oylamaya Katılmayın” çağrısı yapıyoruz.

Millet İttifakının Ortak Politikalar Mutabakat Metni

“6’lı Masa”, farklı ideolojilere ve programlara sahip altı siyasi parti liderinin bir araya gelerek yaklaşık bir yıldır, partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin yol açtığı keyfi yönetimden, yıkımdan ülkeyi kurtarmak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Mutabık oldukları her konuyu kamuoyu ile paylaşıyorlar. Bu çalışmalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde önemli bir Millet İttifakı oluşturulduğu görülmektedir.

Ancak, 30 Ocak’ta açıklanan çok kapsamlı “Mutabakat Metni”  her ne kadar Millet İttifakının hukukun üstünlüğü, demokratikleşme yolunda kararlığını gösteriyor olsa da, kadın erkek eşitliği, eşit temsil konularına yer verilmemiş veya göz ardı edilmiş olması önemli bir eksikliktir.  Oysa kadın erkek eşitliği demokrasinin temel kriteridir. Özellikle önsözde laiklik vurgusunun yapılmamış olması, “Kadın” başlığı altında İstanbul Sözleşmesinin adının anılmamış olması, kurulması önerilen Bakanlığın adında “Eşitlik ve Sosyal Politikalara” yer verilmemiş olması ilk bakışta göze çarpan eksikliklerdir. Bu konuda kadın kuruluşlarının bilgi, deneyim birikiminden yararlanılmalıdır (İstanbul Sözleşmesi Madde 9 – Hükümet dışı örgütler ve sivil toplumla işbirliği).

 

Önceki İçerik“LAİKLİK İLKESİ” DEMOKRASİNİN VE KADIN HAKLARININ GÜVENCESİDİR
Sonraki İçerikKolektif “İyileşme” Metrohan’da