Kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlalidir!
İstanbul Sözleşmesi, şiddeti önlemenin yol haritasıdır.
Yürürlüğe Girişinin 6. Yılı
İstanbul Sözleşmesi Nedir?
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe giren “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”dir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ uluslararası hukukta, şiddetin kadın erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın bir sonucu olduğunun vurgulandığı ilk Sözleşmedir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddet her tür şiddetle mücadele konusunda “Önleme, Koruma, Kovuşturma ve Destek Politikaları” başlıkları altında dört temel hareket noktası olan ilk Sözleşmedir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, aynı zamanda şiddetle mücadelede bağımsız bir izleme mekanizması bulunan ve yaptırım gücü olan bağlayıcı ilk Sözleşmedir.
Adı neden İstanbul Sözleşmesi?
Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan “Kadına Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Sözleşme” Konseyin 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da yapılan bir toplantısında imzaya açılmıştır. Diğer luslararası sözleşmelerde olduğu gibi, imzaya açıldığı şehrin adıyla İstanbul Sözleşmesi olarak anılmaktadır.
Türkiye, Sözleşmeyi ilk imzalayan ve ilk onaylayan devlettir.
Bu nedenle Türkiye, en başta kadına yönelik her türlü şiddeti önlemek ve bununla mücadele etmek için devlet çapında etkili, kapsamlı ve birbiriyle uyumlu politikalar uygulama yükümlülüğü altına girmiştir.
Kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlalidir. Bu insan hakları ihlalinin önlenmesi açısından İstanbul Sözleşmesi büyük önem taşıyor.
Ancak İstanbul Sözleşmesi son dönemlerde “kaldırılsın, feshedilsin, aile kurumunu yıkıyor” gibi söylemlerle, kadını birey olarak görmeyen zihniyetin çok yönlü saldırısı altında..
Türkiye, Sözleşmeyi feshedebilir mi?
İstanbul Sözleşmesi, uluslararası bir sözleşme, bir Avrupa Konseyi Sözleşmesi. Bu nedenle, Türkiye tek yönlü olarak Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne “ben bu Sözleşmeyi uygulamak istemiyorum” demesi mümkün (md.80).
Ama, Türkiye olarak İstanbul Sözleşmesine artık taraf devlet değilim demek, bunun ne anlama geldiğini yurt içinde ve yurt dışında anlatabilmek, haklı bir gerekçeye dayandırabilmek mümkün değildir.
Çünkü, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi, ancak kadınlar ve erkekler arasındaki hukuki ve fiili eşitliğin gerçekleşmesi ile mümkün olabilecektir.
Kadın erkek eşitliği ise demokrasinin ve sürdürülebilir kalkınmanın temel kriteridir.
İstanbul Sözleşmesini feshetmek demek, aile içi şiddete ve kadınlara yönelik şiddete, bu insan hakları ihlaline göz yummak demektir.
Türkiye’de kadınlar, demokrasiye ve kazanılmış haklarına sahip çıkmaya, eşit hakların yaşama geçmesini sağlamak için mücadeleyi sürdürmeye kararlılar…
Av. Nazan Moroğlu
İKKB Koordinatörü
İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı