LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİM
DEVLETİN VE MİLLETİN AYDINLIK GELECEĞİNİN TEMİNATIDIR.

MİLLİ EĞİTİM
TARİKAT VE CEMAAT’LERE TESLİM EDİLEMEZ

Milli Eğitim Bakanı’nın, TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, milli eğitimde tarikat ve cemaatler ile işbirliği protokolleri yapıldığını, yapılmaya da devam edileceğini açıklaması, laik demokratik hukuk devleti olan Cumhuriyetimize bir meydan okumadır.
Anayasaya, Atatürk ilke ve inkılaplarına, demokrasiye, laiklik ilkesine bağlı kalacağına and içerek göreve başlamış olan Milli Eğitim Bakanı’nın;
-Anayasa’nın 42. maddesindeki “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır” hükmünü yok sayması,
-Anayasa’nın 174. maddesi ile korunan 30.11.1925 tarih ve 677 sayılı devrim yasasıyla yasaklanmış olmasına rağmen, tarikat ve cemaatlerle işbirliği protokolleri yapıldığını beyan etmesi, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği açısından endişe vericidir.

Eğitim, devletin yürütmesi ve denetlemesi gereken asli görevlerindendir. Devlet, milli eğitim alanında ayrımcılık yapmadan herkesin laik, bilimsel, eşitlikçi bir eğitim hakkına erişimini sağlamak zorundadır.

Ancak ne yazık ki, görevi eğitimde milli birliği sağlamak olan Milli Eğitim Bakanı bu açıklamasını yaparken; “SİZİN ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, BİZİM ‘STK’ dediğimiz yapılardır” sözleriyle vurgulayarak yurttaşların bir kısmını ve ülkede eğitim birliğini ve aynı zamanda laik hukuku, laik eğitimi hiçe saymıştır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, bilişimde, teknolojide yaşanan gelişmelerle uyumlu, ekonomik ve sosyal kalkınmayı başarmış, demokratik laik bir hukuk devleti olan Türkiye için çağdaş bir eğitim seferberliğine ihtiyacımız vardır. Milli Eğitim Bakanlığı, devletin temel görevini “tarikat ve cemaat” mensuplarına devredemez.

Başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere tüm yetkilileri, Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerinden, 1924 tarihli devrim yasamız Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kabul edilen eğitim birliğinden, özellikle laik, bilimsel eğitimden ödün vermekten, çocukların ve ülkemizin geleceğini tehdit edecek bu tehlikeli işbirliğinden bir an önce vazgeçmeye davet ediyoruz.
İKKB olarak, Milli Eğitim Bakanı laik bilimsel eğitimi yok sayan bu uygulamalarından vazgeçene kadar kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz.

 

Önceki İçerikBM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesinin Kabulünün 44. Yılı İKKB Basın Açıklaması
Sonraki İçerikLaik Eğitim devletin ve milletin aydınlık geleceğidir