Kitap linki: https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/tr/publication/55-kadna-kars-ayrmclk-hukuk-toplum-devlet-ve-cedaw/

Convention on                                                                     

Elimination of all Forms of

Discrimination

Against

Women

 

 

CEDAW Uygulamasında Genel Tavsiyelerin Etkisi

Nazan Moroğlu, LL.M

 

Sunuş

Bu yazıda, Birleşmiş Milletler tarafından 18 Aralık 1979 tarihinde kabul edilen Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin taraf devletlerce etkin uygulanmasında yol gösterici olması amacıyla Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’nce (Komite) yayınlanan Genel Tavsiyelere yer verilecektir.

Tarihsel bir olgu olan kadın erkek eşitsizliğinin, cinsiyete dayalı ayrımcılığın 21. yüzyılın başlarında halen sürmekte olduğu dikkate alındığında, BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin, kadınların yasalarda hak eşitliğine ulaşabilmesine ve yaşamın her alanında fırsat eşitliği ve gerektiğinde geçici özel önlemlerle fırsat önceliği yöntemlerinin uygulanabilmesine önemli katkısı olduğu görülmektedir. Sözleşme, kabul edildiği 1979 yılından itibaren dünyada ve ülkemizde kadın haklarının geliştirilmesinde ve ayrımcılıkların kaldırılmasında uluslararası hukukta önemli bir dayanak ve itici güç olmaya devam etmektedir.

Sözleşme’nin hazırlanış sürecini ve içeriğini kısaca ele aldıktan sonra,1986-2022 yılları arasında Komite tarafından yayınlanan bir kısmı Sözleşmenin esasına, bir kısmı usule ilişkin olan Genel Tavsiyelerin uygulamaya etkilerine değinilecektir.

  1. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi

Birleşmiş Milletlerin sekiz temel insan hakları sözleşmesinden biri olan ve doğrudan kadın hakları için evrensel standartlar getiren, ayrımcılıkların kaldırılması için devletlere yükümlülükler veren Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, genel olarak ingilizce adının baş harflerinden oluşan (Convention on Elimination of all Forms of Discrimination Against Women) “CEDAW” olarak anılır.

  1. a) “Kadının insan hakları sözleşmesi”düzenlenmesi kararı

Tarih boyunca her savaş ve çatışma, insan hakları ihlallerine yol açmıştır. Bilindiği gibi, 2. Dünya Savaşı da insanların ve devletlerin her açıdan büyük yıkıma uğramasına neden olmuştur. Savaşın sona ermesinin ardından, dünyada barışın ve topyekun kalkınmanın sağlanması, her türlü eşitsizliğin kaldırılması amacıyla bölgesel ve küresel teşkilatlar kurulmuştur. Bu örgütlenmelerin en geniş katılımlısı 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler teşkilatıdır. Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler kuruluşunun ilk yıllarında öncelikle herkesin eşit haklara sahip olmasını ve kullanmasını sağlamak amacıyla insan haklarının evrensel bir değer olarak kabul edildiği İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni hazırlamıştır. Beyanname 10 Aralık 1948 tarihinde BM Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Bütün uluslararası insan hakları belgelerinde, tüm insanların onur ve haklar bakımından eşit ve özgür doğdukları, herkesin insan haklarına ve temel özgürlüklere hiçbir ayrım gözetilmeksizin sahip olduğu ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın kabul edilmezliği ilkeleri benimsenmiştir. Ancak, tarihsel süreç içinde bakıldığında, insan haklarının varlığı ile kullanımı arasında kadınlara karşı ayrımcılık olduğu görülmektedir.

İnsan haklarına getirilen evrensel standartlar, kadın haklarına yönelik çalışmaların hareket noktasını ve temel dayanağını oluşturmuştur.

Yirminci yüzyılın son çeyreği, kadınların yasal, toplumsal, siyasal, ekonomik hak ve özgürlüklerini talep ettikleri ve bazı kazanımlar da elde ettikleri bir dönemin başlangıcı olmuştur. Ancak kadın ile erkek arasındaki biyolojik farklılığın zamanla giderek toplumsal farklılığa dönüştürülüp cinsler arası eşitsizliğin meşru gerekçesi yapılmış olması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sürmesine neden olmaktadır. Nitekim, her ne kadar söylemde kadın erkek eşitsizliği bir demokrasi meselesi olarak dile getirilse ve çözüm üretilmeye çalışılsa da, erkek egemen zihniyet kadınlara karşı ayrımcılığın kaldırılmasının veya var olan eşit hakların yaşama geçirilmesinin önünde engel olmaya devam etmektedir.

Dünya çapında eşitlik, kalkınma, barışın yerleştirilmesi amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler teşkilatında yer alan Kadının Statüsü Komisyonu her ülkede farklı boyutlarda yaşanmakta olan ayrımcılıklara dikkat çekmek üzere 1975 yılını “Kadın Yılı” ilân ederek, kadın hakları konusunun üye devletlerin gündemine girmesini sağlamıştır. Aynı yıl, BM Kadının Statüsü Komisyonu tarafından Mexico City’de Birinci Dünya Kadın Konferansı düzenlenmiş ve konferansta “Kadının Eşitlik, Kalkınma ve Barışa Katkıları Meksika Deklarasyonu” ile “Uluslararası Kadın Yılının Hedeflerinin Gerçekleştirilmesi İçin Dünya Eylem Planı” kabul edilmiştir.

1975’de yapılan konferansta, “1975-1985Eşitlik, Kalkınma ve Barış İçin Kadının On Yılı” ilân edilmiş, bu on yıl içinde kaydedilen gelişmelerin izlenip gözden geçirileceği yeni bir dünya kadın konferansı toplanmasına karar verilmiştir. Mexico City sonuç bildirgesinde yaşamın her alanını kapsayan bir Kadının İnsan Hakları Sözleşmesi yapılması çağrısı yapılmıştır.

  1. b) Sözleşmenin hazırlanışı ve yürürlüğe girişi

Birleşmiş Milletlerin kuruluşunu takiben 1946 yılında cinsiyete dayalı eşitsizliği önlemek amacıyla kurulan Kadının Statüsü Komisyonu, kadın erkek eşitliğinin sağlanması yolunda kararlı çalışmalar yapmış ve yapmakta olup kadınların statüsünün güçlendirilmesinde önemli katkısı olmaktadır.

Kadının Statüsü Komisyonu (CSW), kadınların öncelikle hukuki konumlarını eşit haklar düzeyine getirilmesine yönelik çalışmalar yapmış ve bu hakların çok sayıda uluslararası beyannamede ve sözleşmede yer almasını sağlamıştır.

Örneğin -1952 yılında Kadınların Siyasi Haklarına İlişkin Sözleşme; -1957 yılında Evli Kadınların Tabiiyetine İlişkin Sözleşme; -1962 ve 1965’de Evliliğe Rıza Gösterilmesi, Asgari Evlenme Yaşı ve Evliliğin Tesciline İlişkin Sözleşme ve Tavsiye Kararı; -1967 yılında Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Beyannamesi Kadının Statüsü Komisyonu tarafından hazırlanmıştır.

BM Kadının Statüsü Komisyonu1975 yılında düzenlenen 1. Dünya Kadın Konferansı sonunda yapılan çağrı üzerine, hareket noktası “kadınların medeni durumuna bakılmaksızın her türlü ayrımcılığın kaldırılması” olan “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi”ni uzun bir çalışmayla tamamlamıştır.

Kadınların karşılaştığı ayrımcılıkların kaldırılması esas alınarak düzenlenen Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, 18 Aralık 1979 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Sözleşme, 1 Mart 1980 tarihinde Kopenhag’da yapılan 2.Dünya Kadın Konferansında imzaya ve onaya açılmış ve Sözleşmenin 27. maddesi gereğince “20. onaylama belgesinin Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine tevdi edilmesini izleyen 30. gün” olan 3 Eylül 1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Sözleşmede yasalardan (de jure)  ayrımcılıkların kaldırılması yanında hakların tam anlamıyla fiilen (de facto) yaşama geçirilmesi için taraf devletlerin alacağı önlemlere de ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir. Bu açıdan, Sözleşme uluslararası hukukta kadının birey olarak görüldüğü, medeni durumuna bakılmaksızın kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılmasında bir yol haritasının çizildiği ilk ve tek belgedir.

Sözleşmeyi 2022 yılı itibariyle 189 devlet onaylamıştır. CEDAW, hak temelli sözleşmeler arasında en yüksek oranda onaylanan, ancak taraf devletlerce aynı zamanda en çok çekince konulan Sözleşmedir.

Sözleşmenin başlangıç bölümünde “bir ülkenin tam ve eksiksiz kalkınmasının, dünyada refahın ve barışın elde edilmesinin, kadınların erkeklerle eşit koşullarda her alanda azami katkılarını gerektirdiği” ve “ayrımcılığın her şeklinin insan onurunu zedelediği” önemle vurgulanmıştır. Altı bölüm ve otuz maddeden oluşan Sözleşmede, taraf devletlerce, cinsiyete dayalı, engelleme veya kısıtlamanın kaldırılması için medeni durumlarına bakılmaksızın tüm kadınlara karşı ayrımın gecikmeksizin ortadan kaldırılmasına yönelik politika izlenmesi ana hedef olarak benimsenmiştir.

Sözleşme’nin birinci maddesinde yer alan tanıma göre:

  • Kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın,
  • kadın erkek eşitliğine dayalı olarak yaşamın her alanında
  • insan haklarının tanınmasını, kullanılmasını,
  • yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran
  • cinsiyete dayalı olarak yapılan herhangi bir ayrım, dışlama veya sınırlama

bu Sözleşme hükümleri açısından “kadınlara karşı ayrım” olarak kabul edilmektedir.

 

  1. c) Türkiye’nin Sözleşmeye Taraf Olması

Türkiye, Sözleşmeyi 11 Haziran 1985 tarihinde 3232 sayılı “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne Katılımın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” ile onaylamıştır (RG. 25.6.1985, S.18792).

Sözleşmenin 27. maddesi gereğince katılım belgesinin 20 Aralık 1985 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine tevdi edilmesini izleyen otuzuncu gün olan 19 Ocak 1986 tarihinde Sözleşme, Türkiye’de hem uluslararası hukuk hem de iç hukuk bakımından yürürlüğe girmiştir. Katılma belgesi tevdi edilirken, Sözleşme’nin 9. maddesinin 1. fıkrasına; 15. maddesinin 2. ve 4. fıkralarına; 16. maddesinin 1. fıkrasının c, d, f, g bentlerine ve ayrıca 29. maddesinin 1. fıkrasına çekince konulduğu beyan edilmiştir.

Türkiye, 1995 yılında Pekin’de toplanan 4. Dünya Kadın Konferansında, Sözleşmeye konulmuş olan çekincelerin kaldıracağını taahhüt etmiş ve 29 Haziran 1999 tarihinde 15/2-4 ve 16/1-c,d,f,g maddeler üzerine konulmuş olan çekinceleri kaldırmıştır. Çekincelerin kaldırıldığına ilişkin yazı Dışişleri Bakanlığı’nca 29 Haziran 1999’de Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine gönderilmiştir. Söz konusu yazıda, Sözleşme’nin vatandaşlık konusundaki 9/1. maddesine ilişkin beyan ile uluslararası tahkim ve Adalet Divanı’nın yargı yetkisinin tanınması konusundaki 29/1. maddesinin üzerindeki çekincenin devam ettiği teyit edilmiştir. Türk Vatandaşlık Kanununda 2017 yılında yapılan değişiklik sonrası Sözleşmenin 9. maddesinin 1. fıkrasına konulmuş olan beyan da geri çekilmiştir.

  1. d) Ülke Raporları

Sözleşmenin 20. maddesi gereğince Taraf devletler her dört yılda bir BM Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesine (Komite) Ülke Raporlarını sunarlar. Ülke Raporları, Sözleşmenin dünyada ne ölçüde uygulandığının ve kadın haklarındaki gelişmelerin izlenmesini sağlamaktadır.

Taraf devletler, Sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmek üzere aldıkları yasal, adli, idari ve diğer önlemleri içeren Ülke Raporlarının ilkini Sözleşme’nin iç hukuklarında yürürlüğe girmesinden sonra bir yıl içinde olmak üzere daha sonra her dört yılda bir dönemsel raporlarını BM Genel Sekreterliğine sunarlar. Türkiye ilk Ülke Raporunu 29 Ocak 1990 tarihinde vermiştir. 14 Haziran 2022 tarihinde Cenevre’de yapılan BM toplantısında son olarak 8.dönemsel Rapor sunulmuştur. Resmi Ülke Raporunda genellikle yasalarda ve sözleşmenin uygulamasında yaşanan olumlu gelişmelere yer verilmesi nedeniyle, kadın kuruluşlarınca ülkede mevcut ve devam etmekte olan eşitsizliklere, yasalarda ve uygulamada görülen ayrımcılıklara dikkat çekmek üzere hazırlanan bir Gölge Rapor da Komiteye sunulmaktadır.

CEDAW’ın onaylanmasından sonra Hukuk Alanında, Kurumsallaşmada ve Sivil Toplum Örgütlenmesinde yaşanan gelişmeler:

Türkiye Sözleşmeyi onayladıktan sonra hukuk alanında Anayasa’da, Medeni Kanun, Ceza Kanunu, İş Kanunu gibi temel yasalarda yapılan değişikliklerle ve yeni düzenlemelerle yasalarda kadınlara karşı ayrımcılık içeren hükümlerin yaklaşık tamamı kaldırılmıştır. Ancak, 2011 yılında Türkiye’nin ilk imzalayan ve ilk onaylayan devlet olduğu İstanbul Sözleşmesinden 19 Mart 2021 tarihinde bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkıldığının ilan edilmesi ise tam bir geri adım olmuştur. Kadın kuruluşları, Barolar sözleşmeden geri çekilmeye ilişkin Cumhurbaşkanı kararının “hukuken yok hükmünde” olduğu gerekçesiyle Danıştay’da iptal davaları açmışlardır.

Kurumsallaşmada örneğin, 1990 yılında Devlet Bakanlıklarından biri Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı olarak görevlendirilmiştir. Ancak 8 Haziran 2011 tarihinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı kaldırılmış ve “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına” dönüştürülmüştür. Bakanlık son olarak ” adında “kadın” olmaksızın “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şeklinde yapılandırılmıştır. Üniversitelerde Kadın Araştırmaları Merkezi ve Ana Bilim Dalı kurulmuştur. İlki Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinde konulmuş olan “Kadın İnsan Hakları Hukuku” dersine birçok üniversitenin lisans programlarında yer verilmiştir.

Kadın kuruluşları, kadın hukukçular birlikte çalışmak üzere İKKB- İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, TÜBAKKOM- Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu, TCK Kadın Çalışma Grubu ve EŞİK- Eşitlik İçin Kadın Platformu gibi Platformlar kurarak eşitlik mücadelesinde dayanışmayı güçlendirmişlerdir.

  1. e) Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi

Sözleşmenin 17. maddesi gereğince, taraf devletlerin Sözleşmeyi uygulamasındaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek üzere Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi (Komite)  kurulmuştur.  Komite, devletlerin gösterdiği adaylar arasından belirlenen kadın hakları konusunda uzman 23 üyeden oluşur ve seçimlerinde coğrafi dağılım göz önünde tutulur. Sözleşmenin 20. maddesinde Komite’nin “yıllık olağan toplantıları iki hafta ile sınırlı”olarak öngörülmüştür. Ancak, iş yükünün arttığı ve Komite’nin görev alanının giderek genişlediği dikkate alınarak bu sürenin yeterli olmaması nedeniyle, sürenin uzatılması amaçlanmış ve 1999 yılında Sözleşme’nin 20/1. maddesi “Komite her yıl toplanır” şeklinde değiştirilmiştir.

  • Komite, ülke raporlarını incelemek ve gerektiğinde sorular sorarak ek raporlar talep etmekle görevlidir. Komite’nin temel görevlerinden biri olan ülke raporlarının incelenmesiyle taraf devletlerin Sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ne ölçüde yerine getirdiklerini ve kaydedilen gelişmeleri görünür kılmaktadır.
  • Komite, Sözleşme’nin etkin denetimini sağlamak üzere kabul edilmiş olan İhtiyari Protokol gereğince, bir denetim mekanizması olarak da görev yapmaktadır. Sözleşme’nin taraf devletlerce yaşama geçirilmesinin etkin denetiminin sağlanması amacıyla Kadının Statüsü Komisyonu tarafından hazırlanan ve BM Genel Kurulunda 6 Ekim 1999 tarihinde kabul edilerek 2000 yılında yürürlüğe giren İhtiyari Protokol iki prosedürü içermektedir. Birincisi, kadınların bireysel olarak veya grup halinde Komite’ye, haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle başvuruda bulunmasına olanak veren iletişim prosedürü (communicationprocedure); ikincisi, Komite’ye tehlikeli ya da sistematik kadın hakları ihlalleri hakkında yapılan başvurularla ilgili araştırma, soruşturma ve gerektiğinde ayrımcılığın kaldırılması konusunda taraf devlete öneride bulunma yetkisi veren araştırma prosedürü’dür (inquiryprocedure).

İhtiyari Protokol çerçevesinde yapılan başvurularda her iki prosedürün işletilebilmesi için, hak ihlalinin yaşandığı devletin öncelikle Sözleşme’ye ve İhtiyari Protokol’e taraf olması gerekir. Başvuru yapılan konunun esastan görüşülmesi için, başvurucunun o konuda iç hukuk yollarını tüketmiş olması gerekir.

Komite, İhtiyari Protokol kapsamında yapılan bir başvuruyu inceledikten sonra verdiği kararların, taraf devletin Sözleşme’nin 18. maddesi uyarınca dört yılda bir sunmakla yükümlü olduğu Ülke Raporunda tüm ayrıntılarıyla yer vermesini isteyebilir.

İhtiyari Protokol, Türkiye tarafından 2000 yılında imzalanmış ve 2002’de mecliste onaylanmasını takiben yürürlüğe girmiştir.

  • Komite’nin asıl görevlerinden biri de, Sözleşme’nin 21. maddesi gereğince Genel Tavsiyeler yayınlamaktır. Genel Tavsiyeler (esnek) ikincil hukuki düzenlemelerdir. Komite, Taraf Devletlerin raporlarının incelenmesine dayanarak tespit ettiği veya zaman içinde ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda Sözleşmenin uygulanmasında yol gösterici olması amacıyla Genel Tavsiyeler yayınlamaya devam etmektedir. Sözleşmenin 1981 yılında yürürlüğe girmesinden sonra, Komite öncelikle Ülke Raporlarının hazırlanması için rehber niteliğinde 1986 tarih ve 1 No.lu, 1987 tarihli 2 No.lu Genel Tavsiyeleri yayınlamıştır. Komite, 1995 yılından sonra yayınladığı Genel Tavsiyelerde konu başlığı olarak, Dünya Kadın Konferansında açıklanan Pekin Eylem Planındaki “Kadınlar ve Eğitim; Kadınlar ve Sağlık; Kadınlara Yönelik Şiddet; Kadınlar ve Ekonomi; Karar Alma Sürecinde Kadınlar; Kadınların İnsan Hakları; Kadınlar ve Silahlı Çatışma; Kadınlar ve Çevre; Kız Çocuk” gibi kritik alanlardan birini ele almış ve taraf devletlere tavsiyelerde bulunmuştur. 4. Dünya Konferansının bir taahhütler konferansı olması ve kritik alanlardaki gelişmelerin beşer yıllık periyodlarla gözden geçirilmeye devam edilmesi ve CEDAW’a taraf devletlerin de Ulusal Eylem Planlarını hazırlayıp uygulamayı taahhüt etmiş olmaları nedeniyle Komite’nin yayınladığı Genel Tavsiyelerin, Sözleşmenin uygulanmasında etkisi güçlenmiştir.
  • Komite, 1986 – 2022 yılları arasında 39 Genel Tavsiye yayınlamıştır.

 

  1. Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi Genel Tavsiyeleri

Taraf devletler için Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) hükümleri bağlayıcı birincil hukuk kurallarıdır. Komitenin düzenlediği Genel Tavsiyeler ise Sözleşme hükümlerinin uygulanmasına yol göstermek amacıyla yayınlanan ikincil (esnek) hukuki metinlerdir.

Genel Tavsiyeler ile Komite, sözleşme hükümlerinin taraf devletlerce daha etkin bir şekilde uygulanmasını amaçlar. Genel Tavsiyelere bakıldığında bir kısmı Sözleşmenin usulüne ilişkin, bazıları da esasına ilişkin öneriler içerdiği görülmektedir. Örneğin, Ülke Raporu sunma yükümlülüğü ve şekli Sözleşmenin usul boyutuna yöneliktir; eşit işe eşit ücret, geçici özel önlemler, eğitim ve sağlık gibi konulardaki genel tavsiyeler ise sözleşmenin esasına, temel amacına yöneliktir.

Komite, zaman içinde esasa ilişkin ve Sözleşmenin temel amacı olan ayrımcılıkların kaldırılmasına yönelik olan, Sözleşmede örtülü olarak değinilmiş veya hiç yer verilmemiş bazı konularda da Genel Tavsiyeler yayınlamıştır, yayınlamaktadır. Örneğin, Sözleşme’nin düzenlendiği tarihte kadına yönelik şiddet konusuna açık ifadelerle yer verilmemiştir. Kadına yönelik şiddetin, ayrımcılığın bir sonucu olduğu, diğer bir ifade ile toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliğin kadına yönelik şiddetin nedeni olduğu konusu üzerinde konuşulmuş olsa da, Sözleşmede yer verilmesi görüşü kabul görmemiştir. Bu nedenle Komite tarafından, önemli bir boşluğu gidermek üzere kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda ilki 1989 ve 1992 yıllarında, son olarak da gelişen bilgi ve deneyimler ışığında çözüme yönelik önerilere yer verilen 14 Temmuz 2017 tarihli 35 No.lu Genel Tavsiye yayınlanmıştır.

Sözleşme ile ayrımcılıkların kaldırılması hedeflenmiştir. Kadına yönelik şiddet önlenemedikçe ayrımcılıkların kaldırılmasının mümkün olmadığı görülmüştür. Bu açıdan kadına yönelik şiddetin Sözleşmenin genel kapsamı içinde dikkate alınması gerekmiştir. Komite, Sözleşmenin metninde ‘kadına yönelik şiddete’ açıkça atıfta bulunulmamasına karşın ilk önce 12 No.lu Genel Tavsiyeyi yayınlayarak bu konunun dikkate alınmasını sağlamış ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin istatistiksel verilerin toplanmasını da önermiştir. Daha sonra Komite tarafından, 1992 yılında 19 No.lu Genel Tavsiye ile kadına yönelik şiddetin önlenmesi için daha kapsamlı bir düzenleme yapılmış, ‘toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin’ bir ayrımcılık biçimi olduğu vurgulanmıştır. 2017 yılında ise Komite tarafından İstanbul Sözleşmesi hükümlerinin örnek alındığı, geliştirilmiş bir 35 No.lu Genel Tavsiye yayınlanmıştır. Bu nedenle, söz konusu Genel Tavsiyelerin ikincil hukuki düzenlemeler olarak (esnek) bağlayıcı nitelikte uygulamaya geçirilmesinin amaçlandığı ve taraf devletlerden tavsiyelerle ilgili konularda yaptıkları çalışmalara Ülke Raporlarında yer vermeleri istenildiği görülmektedir.

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesinin Genel Tavsiyeleri:

Genel Tavsiyelere yayınlandığı tarih sırasıyla konu başlığı ile yer verilirken, Genel Tavsiyelerin içeriğine  özetle değinilecektir.

  • Genel Tavsiye No: 1 / 1986

Konu: Başlangıç Raporları md.18

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin 18. maddesine göre sunulan başlangıç raporları, taraf devletin Sözleşmeyi onaylamasından raporun sunum tarihine kadar olan durumu kapsamalıdır. Daha sonra, ilk raporun sunulması gereken tarihi takiben dört yılda bir rapor sunulmalıdır.

Komite bu raporların Sözleşmenin bütünüyle uygulanmasında karşılaşılan engelleri ve bu engelleri aşmak için alınan tedbirleri içermesini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No: 2 / 1987

Konu: Dönemsel Ülke Raporları md. 18

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, taraf devletlerin, Sözleşmenin 18. maddesi altındaki yükümlülükleri uyarınca sundukları başlangıç raporlarının, ilgili taraf Devlete ilişkin mevcut bilgilerin kılavuz ilkeler ışığında yeteri kadar yansıtılmamış olması nedeniyle Komitenin çeşitli zorluklarla karşılaşmış olduğunu kaydederek,

(a) Taraf Devletlerin, işbu Sözleşmenin 18. maddesine göre hazırladıkları raporlarda, biçim, içerik ve tarihlere ilişkin olarak, Ağustos 1983 tarihinde kabul edilen genel kılavuz ilkelere (CEDAW/C/7)  uyması gerektiğini;

(b)Taraf Devletlerin 1986 tarihinde kabul edilen genel tavsiyeye uymaları gerektiğini;

(c) Bir taraf devletin raporuna ek olarak sunulan bilgilerin, raporun değerlendirileceği oturumdan en az üç ay önce Sekretaryaya gönderilmesi gerektiğini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No3 / 1987

Konu: Sözleşmenin 5. maddesi uygulaması

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, 1983- 1987 arasında taraf devletlerden gelen 34 raporu incelemiş ve farklı gelişme düzeyindeki devletlerin raporlarının, cinsiyete dayalı ayrımcılığı devam ettiren ve Sözleşmenin 5. maddesinin uygulanmasını engelleyen sosyal-kültürel faktörlerden dolayı, kalıplaşmış anlayışların farklı düzeylerde varlığını göstermeye devam ettiğini saptamıştır. Komite, bu açıdan tüm taraf devletlere, kadınların sosyal eşitliğinin tam olarak uygulanmasını engelleyen uygulamaların ve kalıp önyargıların ortadan kaldırılmasına yardımcı olacak etkin eğitim ve kamu bilgilendirme programları düzenlemelerini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 4/ 1987

Konu: Çekinceler

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, taraf Devletlere ait ülke raporlarını incelemiş, Sözleşmenin hedef ve amacına ters düşen çekince sayısının fazlalığını saptamıştır. Komite taraf devletlerin koydukları çekinceler konusunun 1988 yılında New York’ta gerçekleşecek bir sonraki toplantıda gözden geçirilmesini talep etmiştir. Bu çerçevede, ilgili tüm taraf devletlere koydukları çekinceleri geri almak üzere yeniden gözden geçirmelerini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 5/ 1988

Konu: Geçici Özel Tedbirler md. 4

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, taraf devletlerin sunduğu rapor, başlangıç yorumları ve yanıtların, ayırımcılık içeren yasaların yürürlükten kaldırılması ya da değiştirilmesi konusunda önemli bir ilerleme kaydedilmekle birlikte, kadın erkek eşitliğini fiilen sağlanmasını destekleyen tedbirleri başlatarak Sözleşmenin tam olarak uygulanması için çalışmaların yürütülmesi gerektiğine halen ihtiyaç duyulduğunu kaydederek, Sözleşmenin 4/ 1. maddesini göz önünde bulundurarak, taraf devletlerin kadınların eğitim, ekonomi, siyaset ve işgücü piyasasıyla bütünleşmelerini sağlamak üzere pozitif eylem ya da kota sistemi gibi geçici özel tedbirlerden daha çok yararlanmalarını ve bu yolda yaptıkları uygulamaları Ülke Raporlarında belirtmelerini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 6/ 1988

Konu: Etkin Ulusal Mekanizma ve Tanıtım

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, taraf devletlere:

  1. hükümet politikalarının kadınlar üzerindeki etkilerine dair tavsiyelerde bulunması; kadınların durumunu kapsamlı bir şekilde izlemesi; yeni politikalar oluşturması ve ayrımcılığı önlemeye yönelik strateji ve tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanmasına yardımcı olması için yeterli kaynak, yetki ve sorumluluğa sahip olmalarını;
  2. Sözleşmenin, taraf devletlerin Sözleşmenin 18. maddesi altında hazırladıkları raporların ve Komitenin ilgili Devletin dilinde hazırladıkları raporların yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla uygun adımlar atmalarını;
  3. Sözleşmenin ve Komite raporlarının çevirisinde Genel Sekreterin ve Kamu Bilgilendirme Bölümünün teknik desteğini almalarını;
  4. Başlangıç ve dönemsel ülke raporlarına bu Genel Tavsiye’ye ilişkin gerçekleştirdikleri eylemlere dair bilgileri dâhil etmelerini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 7/ 1988

Konu: Kaynaklar

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, taraf devletleri Komitenin gelecekte oturumlarının Viyana’da gerçekleştirilmesi önerisini dikkate almaya çağıran Genel Kurul kararlarına dayanarak, Genel Sekreteri insan hakları antlaşmalarının uygulanmasına ve antlaşmaya dayalı yapıların sundukları hizmetlere ilişkin BM İnsan Hakları Merkezi ile Sekretaryanın Sosyal Kalkınma ve İnsani Sorunlar Merkezi arasındaki eşgüdümü güçlendirmeye davet etmiştir, Bu bağlamda taraf Devletlere;

 

  1. Cenevre’deki İnsan Hakları Merkezi ile Viyana’daki Sosyal Kalkınma ve İnsani Sorunlar Merkezi arasındaki eşgüdümü güçlendirmeye yönelik önerileri desteklemeye devam etmelerini;
  2. Komitenin New York ve Viyana’da toplanmasına ilişkin önerileri desteklemelerini;
  3. Komitenin, Sözleşme altındaki hizmetlerini gerçekleştirmesi için yeterli kaynak ve hizmetlere ve özellikle de Komitenin oturumlar öncesi ve oturum boyunca hazırlıklı olmasını sağlayacak tam zamanlı personele sahip olmasını sağlayacak tüm gerekli ve uygun tedbirleri almalarını;
  4. Ek rapor ve diğer materyallerin dağıtımı ve Kadının Statüsü Komisyonunun değerlendirmesine sunulması için gecikmeksizin Birleşmiş Milletlerin resmi dillerine çevrilebilmesi amacıyla, belirlenen zamandaSekretaryaya sunulmasını sağlamalarını tavsiye etmektedir.

 

 

  • Genel Tavsiye No 8/ 1988

Konu: Sözleşmenin 8. maddesinin uygulanması

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, Sözleşmenin 18. maddesi gereği taraf Devletlerce sunulan raporları değerlendirmiş olarak,

Kadınların hükümetlerini uluslararası düzeyde temsil etme ve uluslararası kuruluşların faaliyetlerine katılmaya yönelik imkanlardan erkeklerle eşit şartlarda ve hiçbir ayırım gözetmeksizin yararlanmaları için gerekli bütün tedbirlerin alınmasını ve bu çerçevede taraf devletlerin Sözleşmenin 4. maddesi ışığında daha fazla sayıda doğrudan tedbir almalarını tavsiye etmektedir.

  • Genel Tavsiye No 9/ 1989

Konu:Kadınların statüsü hakkında istatiksel bilgi.

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi,

istatistiki verilerin, Sözleşmeye taraf her bir devlette kadınların gerçek durumunu anlamak için zaruri olduğunu göz önünde bulundurarak,

Komiteye incelenmesi için rapor sunan pek çok taraf Devletin istatistiki bilgi sağlamadığını gözlemlemiştir.

Komite, taraf devletlerin, genel nüfus sayımı ve diğer sosyal ve ekonomik anketleri planlamakla sorumlu ulusal istatistik kurumlarının soru formlarını, verilerin toplumsal cinsiyete göre, hem rakamsal hem de oransal olarak ayrıştırılabilmesine olanak verecek ve böylelikle ilgili kullanıcıların belirli bir sektördeki kadınların durumuna ilişkin bilgileri kolaylıkla elde edebilecekleri şekilde biçimlendirmelerini sağlamak için çaba göstermelerini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 10/ 1989

Konu: Sözleşme’nin kabulünün 10. yıldönümü

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi; 10 No.lu Genel Tavsiye ile;

18 Aralık 1989 kabul edilen Sözleşmenin on yıl içinde, üye devletlerde cinsiyetler arası eşitliği sağlamaya yönelik en etkili BM belgelerinden biri olduğunu kanıtladığını vurgulayarak, etkin ulusal mekanizma ve tanıtıma ilişkin 6 No’lu Genel Tavsiyeyi de dikkate alarak Sözleşmenin kabul edilişinin 10. yıldönümü olması münasebetiyle, taraf devletlere

  1. Sözleşmenin ana dillerinde tanıtımı için konferans ve seminerler gibi bilgilendirici toplantılar düzenlemek;
  2. Kadın örgütlerini, Sözleşme ve uygulanmasına ilişkin tanıtım kampanyaları için işbirliğine çağırmak ve ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeydeki hükümet-dışı örgütleri Sözleşmeyi ve uygulanmasını tanıtma yönünde teşvik etmek;
  3. Sözleşmenin ilkelerinin ve özellikle de kadınların Birleşmiş Milletler’in her türlü uluslararası düzeydeki faaliyetlerine katılımı ile ilgili 8. maddenin tam olarak hayata geçirilmesini sağlayacak faaliyetleri teşvik etmek;
  4. Genel Sekreterin Sözleşmenin 10. yıldönümünü kutlamak üzere, uzman kuruluşlarla işbirliği içerisinde ve Sözleşme ve uygulanmasına ilişkin yazılı ve diğer materyalleri Birleşmiş Milletlerin tüm resmi dillerinde yayımlamasını ve dağıtımını yapmasını ve ilk defa 1985 yılında Nairobi’de yapılan Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı:Eşitlik, Kalkınma ve Barışın Kazanımlarını Gözden Geçirmek ve Değerlendirmek için Düzenlenen Dünya Konferansı için yayımlanan Komite raporunun güncelleştirilerek yeniden yayımlanmasını Viyana’daki BM Sosyal Kalkınma ve İnsani Sorunlar Merkezi Kadının İlerlemesi Bölümüne gerekli kaynakların aktarılmasını talep etmek konularında tavsiyede bulunmuştur.

 

  • Genel Tavsiye No 11/ 1989

Konu: Rapor hazırlama yükümlülüğüne ilişkin teknik danışmanlık hizmetleri

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, 3 Mart 1989 tarihi itibarı ile 96 devletin Sözleşme’yi onaylamış olduğunu ve bu tarihe kadar 60 adet başlangıç raporunun ve 19 adet ikinci dönemsel raporun alınmış olduğunu göz önünde bulundurarak,

36 başlangıç raporu ve 36 ikinci periyodik raporun 3 Mart 1989 tarihine kadar gönderilmiş olması gerektiği halde henüz alınmamış olduğuna dikkat çekerek,

Genel Sekreterin uluslararası insan hakları araçları altında rapor hazırlama yükümlülüklerini yerine getirilmesi konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan ülkeler için, mevcut kaynaklarla ve danışmanlık hizmetleri programının önceliklerini göz önünde tutarak ilave eğitim kursları düzenlemesi gerektiğini vurgulayan talebi memnuniyetle karşılayarak,

Taraf devletlere, Sözleşmenin 18. maddesi altındaki rapor hazırlama yükümlülüklerini yerine getirmelerinde, talep ettiklerinde destek sağlayacak teknik danışmanlık hizmeti ve eğitim seminerleri projelerini teşvik etme ve desteklemelerini; ayrıca, bu projelerde yer almalarını tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 12/ 1989

Konu: Kadına Yönelik Şiddet

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, Sözleşmenin 2, 5, 11, 12 ve 16. maddelerinin, taraf devletlerin kadınları aile içinde, işyerinde veya toplumsal hayatın herhangi bir düzeyinde kendilerine yönelik her türlü şiddetten korumak amacıyla hareket etmesini gerektirdiğini göz önünde tutarak, taraf devletlerin Komiteye sundukları dönemsel ülke raporlarına aşağıdaki bilgileri

  1. Kadınların günlük hayatta karşılaştıkları her türden şiddet olayına karşı (cinselliğe dayalı şiddet, aile içi istismar, işyerinde cinsel taciz vb.) kadınları korumaya yönelik yürürlükteki mevzuat;
  2. Bu şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla alınan diğer tedbirler;
  3. Saldırı veya istismar mağduru kadınlara yönelik mevcut destek hizmetleri;
  4. Kadınlara yönelik her türden şiddet olayına ve şiddet mağduru kadınlara ilişkin istatistiki verileri dâhil etmelerini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 13/ 1989

Konu: Eşit işe eşit ücret

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi; Sözleşmeye taraf devletlerin büyük çoğunluğu tarafından onaylanan, eşit işe eşit ücreti içeren 100 No’lu Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesini hatırlatarak,

Komiteye başlangıç veya dönemsel rapor sunan çoğu devletin kanunlarında eşit işe eşit ücret ilkesi kabul edilmiş olsa bile, buna rağmen iş piyasasındaki cins-ayrımını bertaraf etmek için uygulamada söz konusu ilkeye başvurunun sağlandığını gösteren raporları göz önünde bulundurarak,

Komite, Sözleşmeye taraf devletlere:

Sözleşmenin tam olarak uygulanması için 100 No.lu Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesini henüz onaylamamış taraf devletlerin ILO 100. No.lu Sözleşmesini onaylamalarını;

eşit işe eşit ücret ilkesinin uygulamada sağlanması için, toplu sözleşme ile ilgili bir uygulama mekanizması oluşturulmasını desteklemeleri ve tarafların bununla ilgili girişimlerini mümkün olduğunca teşvik etmeleri gerektiğini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 14/ 1990

Konu: Kadın sünneti

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, kadın sünneti uygulamalarının ve kadınların sağlığını tehdit eden diğer geleneksel uygulamaların sürmesinden kaygı duyarak, Taraf Devletlere:

Kadın sünnetini ortadan kaldırmaya yönelik uygun ve etkin tedbirler almalarını:

Komiteye sundukları ülke raporlarda, Sözleşmenin 10. ve 12. maddeleri uyarınca kadın sünnetini ortadan kaldırmaya yönelik aldıkları tedbirlere ilişkin bilgilere yer vermelerini tavsiye etmektedir.

  • Genel Tavsiye No 15/ 1990

Konu: Edinilmiş Bağışık Yetmezliği Sendromunun (AIDS) önlenmesi ve kontrolüne yönelik ulusal stratejilerde kadınlara karşı ayrımcılığın önlemesi

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, gerek dünya çapında yaygın bir hastalık olan edinilmiş bağışık yetmezliği sendromunun (AIDS), gerekse bu hastalığı kontrol etmek amacıyla geliştirilen stratejilerin kadınların haklarını kullanabilmeleri üzerindeki etkilerine ilişkin bilgileri değerlendirerek,

Dünya Sağlık Örgütü ve insan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV) ile ilgilenen diğer BM kurum, kuruluş ve yapıları tarafından hazırlanmış rapor ve belgeleri ve özellikle 26-28 Temmuz 1989 tarihleri arasında Cenevre’de gerçekleşen AIDS ve İnsan Hakları Uluslararası Müzakeresinin nihai raporunu göz önünde bulundurarak,

Taraf devletlerin;

(a) HIV enfeksiyonu ve AIDS’in özellikle kadınlar ve çocuklar üzerinde yarattığı risklere ve bunlar üzerindeki etkilerine ilişkin kamu bilincini arttırmaya yönelik bilgi yayma çabalarını yoğunlaştırmalarını;

(b) AIDS’le mücadele programlarının, kadın ve çocukların hak ve ihtiyaçlarına ve ayrıca kadınların üremeye yönelik rolüyle ve onları bazı toplumlarda HIV enfeksiyonuna karşı özellikle savunmasız kılan unsurlara özel önem vermesini;

(c) kadınların temel sağlık hizmetlerine aktif katılımını sağlamaları ve onların HIV enfeksiyonunun önlenmesinde hizmet sağlayıcı, sağlık çalışanı ya da eğitmen olarak üstlendikleri rolleri geliştirmeye yönelik tedbirler almalarını;

(d) Tüm taraf devletlerin, Sözleşmenin 12. maddesi gereği hazırladıkları raporlarına, AIDS’in kadınların durumu üzerindeki etkileri ve enfeksiyonlu kadınların ihtiyaçlarını karşılamak ve kadınlara yönelik AIDS’e tepki olarak ortaya çıkan özel ayırımcılığı önlemek üzere alınan tedbirlere ilişkin bilgileri koymalarını tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 16/ 1991

Konu: Kırsal ve kentsel aile işletmelerinde ücretsiz kadın emeği

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, Sözleşmenin 2/c ve çalışma yaşamına ilişkin 11/c,d,e maddelerini ve kadınların durumuna ilişkin istatistiki verilerle ilgili 9 No’lu Tavsiye kararını göz önünde tutarak, kadınların büyük oranda aile işletmelerinde ücretsiz olarak çalıştığını, ücretsiz kadın emeğinin, Sözleşmeye ters düşecek şekilde bir kadın istismarı biçimi olduğunu vurgulayarak,

Taraf Devletlerin,

(a) Komiteye sundukları raporlarına, aile işletmelerinde ücretsiz çalışan kadınların yasal ve sosyal durumuna ilişkin bilgileri dâhil etmelerini;

(b) Bir aile üyesi tarafından işletilen işletmelerde ücretsiz, herhangi bir sosyal güvence ve sigortası olmaksızın çalışan kadınlara ilişkin istatistiki bilgi toplamalarını ve bu bilgileri raporlarına dâhil etmelerini;

(c) Bir aile üyesi tarafından işletilen işletmelerde bu güvenceler olmaksızın çalışan kadınlara ücret, sigorta ve sosyal güvence sağlamaya yönelik gerekli tedbirler almalarını tavsiye etmektedir.

 

 

  • Genel Tavsiye No 17/ 1991

Konu: Kadınların ücretsiz ev içi faaliyetlerinin ölçümü ve niceliğinin belirlenmesi ve gayri safi milli hasılada dikkate alınması

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, Sözleşmenin çalışma yaşamını düzenleyen 11.md. göz önünde tutarak, Kadının İlerlemesi İçin Nairobi İleriye Yönelik Stratejilerinin 120. Paragrafı çerçevesinde, kadınların ücretsiz ev içi faaliyetlerinin ölçümünün, her ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacağını ve kadınların fiili ekonomik rolünü ortaya çıkaracağını teyit ederek,

Taraf Devletlere;

(a) Kadınların ücretsiz ev içi faaliyetlerinin ölçümü ve değerlendirilmesiyle ilgili araştırmaların ve deneysel çalışmaların teşvik edilip desteklenmesi;

(b) Kadınların ücretsiz ev içi faaliyetlerinin ölçülmesi ve gayri safi milli hasılaya dâhil edilmesi amacıyla, Sözleşme ve Kadının İlerlemesi İçin Nairobi İleriye Yönelik Stratejileri hükümleri ışığında tedbirler alınması;

(c) Ülke raporlarının, ücretsiz ev içi faaliyetlerini ölçmek ve değerlendirmek üzere gerçekleştirilen araştırma ve deneysel çalışmalarını ve ayrıca kadınların ev içi faaliyetlerinin ulusal hesaplamalara dâhil edilmesi yönündeki gelişmeleri içermesini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 18/ 1991

Konu:Engelli kadınlar

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, Sözleşmenin özellikle 3. maddesini dikkate alarak,

60 Ülke Raporu incelemiş ve bu raporlarda engelli kadınlarla ilgili çok az bilgi sunulduğunu gözlemlemiştir.

Özel yaşam koşulları dolayısıyla çifte ayrımcılığa maruz kalan engelli kadınların durumuyla ilgili yayınlanan Genel Tavsiyede Taraf Devletlere, engelli kadınlar ve bu kadınların özel durumlarına yönelik tedbirlerle, engelli kadınların eğitim, istihdam, sağlık hizmetleri ve sosyal güvenliğe eşit erişimlerini ve sosyal ve kültürel hayatın her alanına katılımlarını sağlayacak özel tedbirleri kapsayan tedbirlere ilişkin bilgileri dönemsel ülke raporlarına dâhil etmelerini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No 19/ 1992

Konu: Kadına yönelik şiddet

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, 1989 yılında, taraf Devletlerin raporlarında, şiddetle ve bununla mücadele etmek için benimsenen tedbirlerle ilgili bilgileri dahil etmesi gerektiği tavsiyesinde bulunmuştur (12 No’lu Genel Tavsiye).

Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadınların, erkeklerle eşit olarak hak ve özgürlüklerini kullanmalarını ciddi şekilde engelleyen bir ayrımcılık biçimidir. Komite, 1991 yılında, Sözleşmenin 6. maddesi ile kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve kadınların istismarı hakkındaki diğer maddelerine ilişkin bir tartışmaya ve çalışmaya yer verilmesini kararlaştırmıştır.

Komite, taraf devletlerin sundukları tüm raporların, kadınlara yönelik ayrımcılık, cinsiyete dayalı şiddet ve insan hakları ve temel özgürlüklerin ihlali arasındaki yakın ilişkiyi yeterli derecede yansıtmadığı kararına varmıştır. Bu nedenle, Sözleşmenin tam olarak uygulanması için, taraf devletlerin kadınlara yönelik her türlü şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla olumlu tedbirler alması gerekmekte olduğunu vurgulamıştır.

Komite, taraf devletlerin, yasa ve politikalarını gözden geçirirken ve dönemsel ülke raporunu hazırlarken, cinsiyete dayalı şiddetle ilgili aşağıdaki açıklamalara riayet etmeleri gerektiğini belirtmiştir.

Savaşlar, silahlı çatışmalar ve toprakların işgal edilmesi büyük çoğunlukla fuhuş, kadın ticareti ve kadınlara yönelik cinsel saldırı gibi olayların artmasına neden olup, özel koruyucu ve cezalandırıcı önlemleri gerekli kılmaktadır.

İstihdamda eşitlik ilkesi, kadınların işyerinde cinsel taciz gibi cinsiyete dayalı şiddete maruz kalmaları durumunda önemli ölçüde ihlal edilebilmektedir.

Aile içi şiddet, kadına yönelik şiddetin en yaygın biçimlerinden biridir. Yeterli ekonomik özgürlüğe sahip olmamak, pek çok kadını şiddet içeren ilişkilerin içinde kalmaya zorlamaktadır.

Komite, taraf devletlere;

İster kamusal ister özel yaşamda meydana gelsin, cinsiyete dayalı her türden şiddetle mücadele etmek amacıyla uygun tedbirleri almasını;

Aile içi şiddet ve istismar, tecavüz, cinsel saldırı ve diğer cinsiyete dayalı şiddete karşı yasaların tüm kadınlara yeterli korumayı sunmasını ve kadınların bütünlüğü ve itibarına saygı duyulmasına destek oluşturmasını;

Mağdurlara, uygun koruyucu hizmetleri ve destek hizmetleri sağlamasını. Adli ve uygulayıcı personel ile kamu görevlilerinin toplumsal cinsiyete duyarlı bir şekilde eğitilmesini;

Şiddetin boyutu, neden ve sonuçları ve şiddeti önlemede ve şiddetle mücadelede alınan tedbirlerin etkinliği hakkında yapılan istatistik ve araştırma derlemeleri teşvik etmesi gerektiğini;

Medyanın kadınlara duyulan saygıyı teşvik etmesi ve kendisinin buna saygı duyması için etkin tedbirlerin alınmasını;

Bu tutum ve uygulamalarla mücadele etmek için etkin tedbirler alınmasını, kadınların erkeklerle eşitliğinin sağlanmasına engel olan önyargıları ortadan kaldırmaya yardım edecek eğitim ve kamu bilgilendirme programları başlatmasını (3 No’lu Tavsiye Kararı, 1987);

Kadın ticareti ve cinsel sömürünün engellenebilmesi için özel önleyici ve cezalandırıcı tedbirler almasını;

Tazminat dahil olmak üzere etkin şikayet ve soruşturma mekanizmalarını kurmasını;

Ülke raporlarına, cinsel taciz ve kadınlara cinsel tacize ve işyerinde gerçekleşen diğer şiddet biçimlerine karşı koruyan önlemlerle ilgili bilgileri dahil etmelerini;

Kırsal bölgelerde yaşayan kadınların maruz kaldığı riskler, şiddet ve istismarın boyutu ve niteliği, destek ve diğer hizmetlere olan ihtiyaçları ve erişimleri ve şiddetle mücadelede alınan tedbirlerin etkinliği hakkında rapor hazırlamalarını;

Aile içi şiddetle mücadele etmeye yönelik tedbirler alınırken: gerekli olduğu durumlarda cezai müeyyideler uygulanması; namus nedeniyle aile üyesi kadınlara yönelik işlenen saldırı veya cinayetleri haklı gösteren yasaların kaldırılmasını;

Aile içi şiddet faillerine yönelik rehabilitasyon programları; ensest ilişkilerin ve cinsel istismarın görüldüğü ailelere yönelik destek hizmetleri; aile içi şiddet ve cinsel istismarın boyutu ve bununla ilgili alınmış önleyici, cezalandırıcı ve iyileştirici tedbirler hakkında rapor hazırlamasını; kadınları cinsiyete dayalı şiddetten korumaya yönelik tüm gerekli yasal ve diğer tedbirleri almasını tavsiye etmektedir.

  • Genel Tavsiye No. 20/ 1992

Konu: Sözleşmeye konulan çekinceler

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, taraf devletlere çekincelere ilişkin;

Sözleşmeye yönelik çekincelerin yasal etkisinin ve geçerlilik sorununun, diğer insan hakları anlaşmalarına konulan çekinceler çerçevesinde ortaya çıkarılmasını;

bütün insan hakları anlaşmalarının yerine getirilmesini desteklemek amacıyla bu gibi çekincelerin yeniden düşünülmesini/muhakeme edilmesini;

diğer insan hakları anlaşmalarıyla karşılaştırmalı olarak, Sözleşmeye konulan çekinceleri ortaya çıkaran bir prosedürün dikkate alınmasını ve Sözleşmenin amacına aykırı çekincelerin kaldırılmasını tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 21/ 1994

Konu: Evlilik ve Aile İlişkilerinde Eşitlik

 

1994 Yılı, BM Genel Kurulu 44/82 sayılı kararıyla Uluslararası Aile Yılı olarak ilan edilmiştir.

Sözleşme, aile ve toplum içinde erkek ve kadının insan hakları açısından eşit olduğunu, bu nedenle ayrımcılıkların kaldırılması gerektiğinin yol haritasını çizmektedir.

Ayrıca diğer insan hakları sözleşmeleri ve deklarasyonlar da, kadının aile içindeki durumuna ve statüsüne büyük bir önem vermektedir.

Sözleşme, kadınların devrolunamaz haklarını yeniden dile getirmektedir.

Evlilik mallarının ayrıldığı bazı ülkelerde, evlilik boyunca kazanılmış mallar için mali edimlerin yerine getirilmesine çok büyük önem verilmiş, çocukların yetiştirilmesi, yaşlı akrabaların bakımı ve ev işlerinin değeri ise küçültülmüştür. Kadın tarafından yapılan bu gibi işler mali değer taşımazken, koca malvarlığını büyütmeye ve para kazanmaya muktedirdir. Mali ya da değil, tüm bu edimler aynı itibara sahip olmalıdır.

 

Komite  taraf devletlerin;

Ülke Raporlarında Sözleşmeye, özellikle Sözleşmenin 16. maddesine konan çekincelerin kaldırılmasına ilişkin olarak ülkenin kaydettiği ilerleme sonucu gelinen durumu belirtmesini;

Ülke yasalarının Sözleşmenin 9, 15 ve 16. maddelerinde belirtilen ilkelere uygun olup olmadığını ve dini ya da özel hukuk veya âdetler nedeniyle yasalara ya da Sözleşmeye uymanın söz konusu olmadığı durumlara değinmesini;

Sözleşmeye ve özellikle Sözleşmenin kanun önünde eşitlik ile evlilik ve aile ilişkileri konusundaki 15 ve 16. maddelerine uygun mevzuatın yürürlüğe konulmasını;

Sözleşmenin 2, 3 ve 24. maddeleri gereğince, bu Sözleşme ilkelerine -özellikle dini ya da özel hukukunveya âdetlerin bu ilkelerle ters düştüğü durumlarda, tam olarak Sözleşmeye uyulmasını teşvik etmelerini tavsiye edilmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 22/ 1995

Konu: Sözleşmenin 20. maddesinin değiştirilmesi

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, Sözleşmeye taraf devletlerin  Genel Kurulun talebi üzerine, Sözleşmenin 20. maddesinde değişiklik yapılmasını görüşmek amacıyla 1995 yılı içerisinde toplanacaklarını belirterek, Komitenin Sözleşmede yer alan işlevlerini etkili biçimde yerine getirebilmesine olanak tanıyacak şekilde yılda bir kere toplanması için, Komitenin toplantı zamanıyla ilgili 20.maddesini değiştirmeyi değerlendirmesini tavsiye etmektedir.

Taraf devletlerin katılacağı toplantıda, Komitenin işlevlerini yerine getirme konusunda karşılaştığı güçlükler hakkında, Komite Başkanı tarafından taraf devletlere sözlü bir rapor sunulmasını tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 23/ 1997

Konu: politika ve kamu hayatı

 

Sözleşmenin 7. maddesi, taraf devletleri, ülkenin politika ve kamu hayatında kadınlara karşı ayırımı önlemek için tüm tedbirleri almak ve özellikle kadınların erkeklerle eşit şartlardan yararlanmalarını sağlamakla yükümlü kılmıştır. 7. maddede belirtilen yükümlülük yalnız bu madde altında (a), (b) ve (c) paragraflarında belirtilen alanları değil, politika ve kamu hayatındaki tüm alanları kapsamaktadır.

Pekin Eylem Planında vurgulandığı üzere, en önemli konu yasal düzenlemelerle uygulama arasındaki farklılık; diğer bir ifadeyle, kadınların siyasete ve kamu hayatına katılma hakları ile fiili durumun farklı olmasıdır. Araştırmalara göre, kadınların katılım oranları yüzde 30-35 düzeyine ulaştığında bu oran genellikle ‘kritik eşik’ olarak adlandırılmaktadır. Siyasette, kamu alanlarında kadınların karar verici konum ve temsili en az üçte bir düzeyine getirilmelidir.  Komite tarafından, bu konuda kadın hakları örgütlerinin güçlü işbirliği de tavsiye edilmektedir.

 

 

  • Genel Tavsiye No. 24/ 1999

Konu: Kadın ve Sağlık

 

1995 tarihli Dördüncü Dünya Kadın Konferansı sonucunda açıklanan Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planında yer verilen 12 Kritik alandan bir olan “kadın ve sağlık” konusu 24 no.lu Genel Tavsiyede ele alınmış,taraf devletlerin Sözleşmenin 12. maddesine uymaları tavsiye edilmiştir.

Komite, Taraf Devletlere özetle aşağıdaki eylemler tavsiye etmektedir:

  • yaşam süreleri boyunca kadınların sağlık ve esenliğini korumak üzere kapsamlı bir ulusal strateji belirlenmeli ve izlemelidir. Bu ulusal strateji, kadına yönelik şiddete müdahalenin yanı sıra kadınları etkileyen hastalık ve koşulların önlenmesi ve tedavisine yönelik girişimlere yer verecek ve tüm kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri de dâhil yüksek kalitede ve maddi bakımından erişilebilir tüm sağlık hizmetlerine erişimlerini sağlayacaktır.
  • kadın sağlığı bütçe kaleminin kadınların farklı ihtiyaçları olduğunu da dikkate alarak, genel sağlık bütçesinden erkek sağlığına ayrılan kalemle kıyaslanabilir büyüklükte pay almasını sağlamak üzere yeterli düzeyde bütçe kaynağı ile insani ve idari kaynağın tahsisini sağlamalıdırlar.
  • Kadınların, cinsel sağlık ve üreme sağlığı dâhil olmak üzere sağlık hizmetleri, eğitim ve bilgiye erişimleri önündeki tüm engellerin kaldırılması ve bilhassa HIV/AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde ergenlere yönelik programlarakaynak aktarılması;
  • Aile planlaması ve cinsellik eğitimi gibi araçlar kullanarak, istenmeyen gebeliklerin önlenmesine öncelik verilmesi ve güvenilir annelik hizmetleri ve doğum öncesi destek programları aracılığı ile anne ölüm oranını düşürülmesi.
  • Sağlık çalışanlarına yönelik eğitim müfredatında, kadın sağlığı ve kadınların insan hakları konusunda, özellikle toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin olarak, geniş kapsamlı, zorunlu ve toplumsal cinsiyete duyarlı derslerin yer alması sağlanmalıdır.

 

  • Genel Tavsiye No. 25/ 1999

Konu: Geçici Özel Önlemler

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, 25 No.lu Genel Tavsiye ile, başka belgelerin yanı sıra, geçici özel önlemlerle ilgili 5 sayılı Genel Tavsiye (1988), Sözleşme’nin 8. maddesinin uygulanmasıyla ilgili 8 sayılı Genel Tavsiye (1988), kamusal yaşamda kadınlarla ilgili 23 sayılı Genel Tavsiyenin (1997) de aralarında yer aldığı daha önceki genel tavsiyelerin yanı sıra, Sözleşmeye taraf devletlerin raporlarını ve Komitenin bu raporlara ilişkin sonuç gözlemlerini temel almış ve 4. maddenin 1. paragrafının anlam ve mahiyetine açıklık getirmeyi, böylece Sözleşmeyi uygulayacak Taraf Devletlerin bu bölümü eksiksiz biçimde kullanmalarını sağlamayı amaçlamıştır.

Komite, Taraf Devletleri 25 No.lu Genel Tavsiyeyi kendi ulusal dillerine çevirmeye; idari yapıları dâhil olmak üzere yasama, yürütme ve yargı organlarına yaygınbiçimde dağıtmaya; ayrıca medya, akademi, insan hakları ve kadın kuruluşları dâhil sivil toplumçapında yaygınlaştırmaya teşvik etmiştir.

 

Komite, Taraf Devletlere

– yasalarında kadınlara karşı doğrudan veya dolaylı ayrımcılık içeren hükümleri kaldırmalarını;

– somut ve etkili politikalar ve programlar uygulayarak kadınların durumlarını bilfiil iyileştirmelerini;- aynı zamanda yasal, hukuki ve toplumsal yapılarda ve kurumlarda kemikleşerek kadınları olumsuz etkileyen toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını değiştirmelerini tavsiye etmektedir. Buna göre;

  • Taraf Devletlerin raporları, 4. maddenin 1. paragrafı uyarınca, geçici özel önlemlerin alınması veya eksikliği hakkında bilgi içermelidir. Taraf Devletlerin, herhangi bir karışıklığa yol açmamak için “geçici özel önlemler” terminolojisine bağlı kalmaları tercih olunur.
  • Taraf Devletler, kadının fiili veya gerçek eşitliğine giden süreci hızlandırma adına geçici özel önlemlerin potansiyel etkisini, kendi ülkeleri bağlamında belirli bir hedef ışığında değerlendirmeli ve fiili veya gerçek eşitliğin sağlanmasını hızlandırmaya en uygungördükleri önlemleri benimsemelidirler.
  • Taraf Devletler, anayasalarında veya iç mevzuatlarında, geçici özel önlemlerin benimsenmesini sağlayacak hükümlere yer vermelidirler.
  • Taraf Devletler, kadınların fiili veya gerçek eşitliğisürecinde alınan yolun ve geçici özel önlemlerin etkililiğinin belirlenebilmesi için cinsiyete göre ayrılmış istatistiki veriler toplamalıdır.

 

  • Genel Tavsiye No. 26/ 2008

Konu: Kadın Göçmen İşçiler

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, tüm kadınlar gibi göçmen kadınlarında yaşamlarının herhangi bir alanında ayrımcılığa maruz kalmamaları gerektiğini teyit ederek, CEDAW 21. maddesi uyarınca istismar ve ayrımcılık riskiyle karşılaşabilecek kimi göçmen kadın işçi kategorilerine ilişkin bu genel tavsiyeyi hazırlamıştır.

Bu genel tavsiye ile, Taraf Devletlerin göçmen kadın işçilerin insan haklarına saygı duyma, bu hakları koruma ve gerçekleşmesini sağlama yükümlülüklerine, ayrıca diğer anlaşmalarda yer alan hukuksal yükümlülüklerine, dünya konferansları eylem planları çerçevesindeki taahhütlerini yerine getirmeleri gereğine dikkat çekilmektedir.

 

Taraf  Devletlere Tavsiyeler:

  • Göç veren ve alan ülkelerin ortak sorumlulukları: göçmen kadınlarla ilgili toplumsal cinsiyete duyarlı ve haklar temelli kapsamlı politikaların geliştirilmesinde, uygulanmasında, izlenmesinde ve değerlendirilmesinde göçmen kadın işçilerin ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının aktif katılımını sağlamalıdırlar.
  • Göçmen kadın işçilerin göç sürecinin her evresindeki sorunlarını ve ihtiyaçlarını belirlemeye yönelik nicel ve nitel araştırmalar, veri toplama ve analiz çalışmaları yürütmelidir.
  • Resmi ve güvenilir iş ve işçi bulma kurumlarından oluşan bir liste hazırlanmalıdır.
  • İstismarcı işvereninden veya eşinden kaçan veya istismardan şikâyet ettiği için işinden çıkartılan bir kadının ilgili dava süresinde yasal yollarla ülkede kalabilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Göçmen kadın işçilere yönelik olarak; aile içi şiddet mağduru kadınlara yönelik programların yanı sıra, dil ve beceri geliştirme eğitim programları, acil durum sığınma evleri, sağlık hizmetleri, polis hizmetleri, dâhil olmak üzere, dilsel ve kültürel bakımdan uygun toplumsal cinsiyete duyarlı hizmet sunumunu sağlamalıdırlar.
  • Göçmen kadın işçilerin, ücretsiz hukuk hizmetlerini de kapsamak üzere, iş ve istihdam yasalarını da uygulamakla görevli yargı organlarına Baroların Adli Yardım Büroları aracılığıyla erişimleri sağlanmalıdır.
  • Taraf Devletlerin, göçmen kadın işçilerin haklarının korunmasıyla ilgili uluslararası bütün belgeleri, özellikle Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Üyelerinin Haklarının Korunması UluslararasıSözleşmesi’ni onaylaması tavsiye edilir.

 

 

  • Genel Tavsiye No. 27/ 2010

Konu: Yaşlı kadınların ve insan haklarının korunması

Yaşlı Kadınların Kendilerinin ve İnsan Haklarının Korunmasına ilişkin 27 Sayılı Genel Tavsiyede, 60 yaş üzeri olarak belirtilmiş olmakla beraber son yıllarda 65+ olarak kabul edilmektedir. Yaşlılık durumu cinsiyet bazında değerlendirildiğinde, kadınların erkeklerden daha uzun yaşadıkları ve yaşlı erkeklere kıyasla daha fazla sayıda kadının yalnız yaşadığı ortaya çıkmaktadır.

Bu nedenle taraf devletlere

-yaşlı kadınların kendi hakları ve hukuki hizmetlere erişim yolları konusunda bilgilendirilmelerinin sağlanması;

-kadınlara kamusal ve siyasi yaşama katılma, tüm kademelerde mevki sahibi olma fırsatı tanıması ve seçimlere katılmak ve aday olabilmek için gerekli tüm belgelere sahip olmalarının sağlaması;

-kamuda ve özel sektörde emeklilik yaşı uygulamasında kadınlara karşı ayrımcılık yapılmaması;

-sağlık hizmetlerinde de özel önlemler uygulanması gibi hizmetlerin yerine getirilmesi tavsiye edilmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 28/ 2010

Konu:Sözleşme’nin 2. maddesi uyarınca taraf devletlerin en temel yükümlülükleri

 

Bu Genel Tavsiye yoluyla Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, taraf devletlere Sözleşmenin kapsamlı hükümlerini ilgili ülke sınırları içinde hayata geçirmeleri doğrultusunda yol ve yöntemler sunmakta ve Sözleşmenin 2. maddesinin anlam ve kapsamının açıklanmasını hedeflemektedir. Sözleşme, Taraf Devletleri bu Genel Tavsiye kararını ulusal dillere çevirmesi ve Hükümetin tüm birimlerine, aralarında medya, üniversiteler ile insan hakları ve kadın örgütleri ile kurumlarının da yer aldığı sivil toplumun her alanına geniş ölçüde yayması için teşvik ve tavsiye etmektedir.

Komite,

– Sözleşmeyi ihlal eden herhangi bir politika, uygulama ya da tedbirin icra edilmesi, teşvik edilmesi, göz yumulması ya da uygulanmasından mutlaka kaçınılmasını;

-Sözleşmenin etkin bir şekilde hayata geçirilmesi hem vatandaşlarına hem de toplumun diğer üyelerine karşı ulusal ve uluslararası düzeylerde hesap verebilmelerini gerekli kılar. Bu hesap verebilirlik işlevinin etkili bir şekilde çalışması için en uygun mekanizma ve kurumlar aracılığıyla devreyesokulmasını;

sözleşmeye konulmuş olan çekincelerin kaldırılmasını tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 29/ 2013

Konu: Evlilik ve aile ilişkileri ile bunların bozulmasının ekonomik sonuçları

 

Aile toplumun temel birimidir, sosyal ve yasal bir kurum olmanın yanı sıra, aynı zamanda ekonomik bir yapıdır.

Genel Tavsiyenin amacı ve kapsamı: Sözleşme’nin 16. maddesinde, evliliğin kurulduğu tarihte, evlilik süresince ve boşanma veya ölüm nedeniyle evliliğin sona ermesinde kadına yönelik ayrımcılığın önlenmesi öngörülmektedir.

Taraf Devletlerin kadınlara karşı ayrımcılığın kaldırılması amacıyla yasalarda ve uygulamada, başta eşlerine yönelik yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmak üzere erkekler tarafından suiistimal edilebilecek boşlukları ortadan kaldırmak amacıyla boşanma nedenleri ve mali sonuçları birbiriyle ilişkilendiren hükümleri gözden geçirmeleri tavsiye edilmektedir.

Genel Tavsiyede taraf devletlerin, evliliğin sonlanması üzerine mülkiyet haklarına ilişkin resmi ve maddi eşitliği sağlamak amacıyla yapmaları gereken uygulama örnekleri gösterilmiş olup bunların kararlılıkla uygulanması tavsiye edilmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 30/2013

Konu: Kadınların çatışmalarda,  çatışma öncesi ve sonrasında korunması

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, silahlı çatışmalarda ve çatışma sonrası olumsuz etkilenenlerin büyük çoğunluğunu özellikle kadın ve çocukların oluşturmasına, evlerini terk etmeye ya da ilticaya zorlanmalarına dikkat çekerek,

taraf devletlerin:

– kadın ve kızları cinsiyete bağlı şiddetten, özellikle tecavüz ve diğer cinsel suçlardan ve silahlı çatışma durumlarındaki bütün şiddet türlerinden korumaya yönelik özel tedbirler almasını,

– uluslararası hukuktan kaynaklanan hakların kullanılabilmesi için henüz onaylamamışsa CEDAW İhtiyari Protokolü onaylamasını,

– çatışma sürecinde ve sonrasında kadınların ve kız çocukların eğitim, sağlık başta olmak üzere Sözleşmede yer alan haklarını kullanmaları için yasal ve kurumsal desteği vermesini tavsiye etmektedir.

 

 

  • Genel Tavsiye No. 31/2019

Konu: Çocuk Hakları Komitesi’nin 18 Sayılı Zararlı Uygulamalara İlişkin Ortak Genel Tavsiye Kararı / Genel Yorumu

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi ve Çocuk Hakları Komitesi, izleme görevlerini yerine getirirken, bu süreçte elde ettiği verilere dayanarak kadınları, çocukları ve özellikle kız çocuklarını etkileyen zararlı uygulamalara dikkat çekmekte ve sorunların çözüme ulaştırılması amacıyla Taraf Devletlere gerekli yasal düzenlemeleri yapma ve uygulama konusunda tavsiyelerde bulunmaktadır.

 

  • Genel Tavsiye No. 32/ 2019

Konu:Kadınların mülteci statüsü, vatandaşlık ve vatansızlığın toplumsal cinsiyetle ilgili boyutları

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, taraf devletlerin, kadın sığınmacıların eşitlik ve ayrımcılık yapmama esasına göre kendilerini ifade edebilmelerini sağlamak üzere, iltica usullerinde toplumsal cinsiyete duyarlı usule ilişkin korumayı sağlamasını tavsiye etmektedir.

Genel Tavsiyede taraf devletlerin bu yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için ayrıntılı bir şekilde yol haritası çizilmiştir.

Taraf devletlerce kendi topraklarındaki

– vatansız kişilerin cinsiyete göre ayrışmış istatistiklerinin toplanması, analiz edilmesi ve hazır bulundurulması;

– kadınların ve kız çocukların vatandaşlık kanıtı da dahil olmak üzere kimlik belgelerine erişimde eşit haklara sahip olmalarını güvenceye alacak etkin önlemler alınması;

– tüm doğumların zamanında kaydedilmesi için önlemler alınması; tüm çocukların nüfusa kaydının sağlanmasının ve kız çocukların da erkek çocuklar ile aynı haklardan yararlanmasının önemine dair bilincin yükseltilmesi için önlemler alınması tavsiye edilmiştir.

 

Genel Tavsiye No. 33/ 2015

Konu: Kadınlar için adalete erişim hakkı,

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, Taraf Devletlere başlıca şu tavsiyelerde bulunmaktadır:

Adalete erişimin, Sözleşme kapsamında korunan tüm hakların hayata geçirilmesi bakımından hayati önem taşıdığına dikkat çekilerek.

(a)       Yargısal, yarı yargısal ve idari uzmanlık birimleri, alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmaları, ulusal insan hakları kuruluşları ve kamu denetim daireleri dâhil olmak üzere adalet sisteminin bütün kısımlarına yeterli bütçe ayrılması, teknik yardım sunulması ve yüksek nitelikli insan kaynağı tahsis etmeleri ve

(b)        Sürdürülebilirliği sağlamak üzere adalet sistemlerine orta veya uzun vadede yeterli devlet kaynağı tahsisi sağlamaları ve ulusal kaynakların kısıtlı kaldığı durumlarda BM uzmanlık kuruluşları, uluslararası toplum ve sivil toplum gibi harici dış kaynaklardan destek istemeleri.

(c)        Kadınların sözleşme ve diğer özel hukuk anlaşmaları akdetme özgürlüğünü uygulanabilir kılmak üzere pozitif tedbir almaları.

 

-Aile Hukuku açısından:

Komite, aile içi eşitsizlik, kadına karşı ayrımcılığın tüm boyutlarının altında yatar ve sıklıkla ideolojik, kültürel ve geleneksel nedenlere sığınılarak haklı çıkarılmaya çalışıldığını belirtmektedir.

Komite, Sözleşme’nin 2, 15 ve 16. maddelerinde öngörülen eşitlik ilkesi hükümlerine uyum için, aile hukukuna ilişkin kanunlara ve bunları uygulayacak mekanizmalara ihtiyaç olduğunu vurgulamakta ve

Taraf Devletlere başlıca şu tavsiyelerde bulunmaktadır:

-Sözleşmeye ve Komite Genel Tavsiyelerine uygun olarak, eşlerin veya partnerlerin dini veya etnik kimliklerine veya mensubu oldukları topluluğa bakılmaksızın adalete eşit erişimlerini sağlayacak yazılı aile kanunları kabul etmeleri;

-Mal taksimi, arazi hakları, miras, boşanma ve çocukların velayeti gibi konuların aynı çerçevede ele alındığı, toplumsal cinsiyete duyarlı yargısal ve yarı yargısal aileyle ilgili mekanizmalar oluşturmayı düşünmeleri;

 

-Ceza hukuku açısından;

Kadınların adalete erişim hakkı dâhil insan haklarından eşitlik temelinde faydalanmalarının sağlanmasında ceza kanunları özel önem taşıması nedeniyle, Komite tarafından Sözleşme’nin 2. ve 15. maddeleri uyarınca taraf devletler, kadınların ceza hukuku kapsamında koruma ve tazminat imkânlarına erişimlerini ve kadınların mağdur ya da fail olarak bu mekanizmalara erişimde ayrımcılığa uğramamalarını sağlamak;

Komite, kadınların ceza davalarında şu nedenlerden dolayı ayrımcılığına uğradığına dikkat çekmektedir: –tutuklamaya alternatif toplumsal cinsiyete duyarlı, hapis cezası içermeyen çözümlerin bulunmaması, -tutuklu kadınların özel ihtiyaçlarının karşılanmaması ve -toplumsal cinsiyete duyarlı izleme ve bağımsız inceleme mekanizmalarının bulunmaması konularında önlemler alınmasını tavsiye etmektedir.

-Komite, durumları veya statüleri nedeniyle de eşitsiz olarak suçlu muamelesi görenlerin örneğin; fuhuş sektöründeki kadınlar, göçmen kadınlar, LGBTİ’lerin özel olarak korunmasını tavsiye etmektedir.

Komite, Taraf Devletlere;

kadınlara karşı işlenen tüm suçların devletin aktörleri veya devlet dışı aktörlerce işlenmiş olmasına bakılmaksızın önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması ve tazmini için gereken özen göstermeleri;

Kadınların kolluk ve yargı makamlarıyla etkileşimlerinde ikinci kez mağdur olmaktan korunması için etkili önlemler almaları. Kolluk, ceza ve kovuşturma sistemleri içerisinde özel toplumsal cinsiyet birimlerinin tesisi hususunda değerlendirmede bulunmaları;

Kadınları siber suç ve kabahatlere karşı korumak üzere mevzuat çalışması yapmak dâhil yollarla tedbir almaları;

İnsan ticareti ve organize suçlar hususunda yargı makamları ile işbirliği içinde hareket ederek, kadınlara sunulan ikamet izni verilmesi dâhil destek ve yardımları koşullara bağlamaktan kaçınmaları konularında tavsiyelerde bulunmaktadır.

 

Özellikle kadına yönelik şiddet olaylarında kanıtlama kuralları ve bunların uygulamasını gözden geçirmeleri. Mağdurların ve sanıkların ceza takibatında eşit yargılanma hakkını göz önünde tutarak, kanıt sunma gereklerinin aşırı kısıtlayıcı veya toplumsal cinsiyet kalıp yargıları etkisinde şekillenmiş olmamasını sağlamak üzere tedbirler almaları tavsiye edilmektedir.

 

Komite taraf devletlerin;

-acil çağrıların kaydedilmesiyle yapılabilecekler, şiddet işaret eden hususların yanı sıra mala zarar verildiğini kanıtlayan fotoğrafların çekilmesi hususlarında aile içi şiddete ceza hukuku müdahalesini; şahitlerin bulunmadığı durumlarda dahi şiddetin mağdurların beden, ruh ve sosyal sağlığını nasıl etkilediğini gösteren doktor ve sosyal çalışmacı raporlarını geliştirmeleri;

-kadınların koruma kararı başvurularında istenmeyen gecikmelerle karşılaşmamalarını;

-cezaların hükme bağlanması süreçlerini yakından izlemeleri ve belirli suç ve kabahatler için hükmedilen cezalarda ve tutukluluk halinde şartlı tahliye veya erken tahliye olabilme şartlarında kadınlara karşı ayrımcılığı ortadan kaldırmaları;

-tutukluların bulunduğu yerleri izleyecek mekanizmalar tesis etmeleri, kadın mahkûmların durumuna özel önem göstermeleri ve tutuklu kadınlara muameleye ilişkin uluslararası kılavuz ilkeleri ve standartları uygulamaları konusunda tavsiyelerde bulunmuştur.

Ulusal denetim ve insan hakları kurumlarının araştırma yürütebilmesi için yeterli kaynağa ve desteğe erişimlerini sağlamalarını ve ayrıca ulusal denetim ve insan hakları kurumlarının araştırma yürütebilmesi için yeterli kaynağa, desteğe erişimlerini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 34/ 2017

Konu: Kırsal kesim kadınlarının hakları

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, kırsal kesimde yaşayan kadınların hakları ve karşılaştıkları zorluklar üzerine özellikle Nihai Yorumlar aracılığıyla önemli sayıda içtihat geliştirmiştir. Birleşmiş Milletler(BM) Konferanslarında kırsal kesimde yaşayan kadınların tarımdaki, kırsal kalkınmadaki, gıda ve beslenmedeki ve yoksulluğu azaltmadaki rolü tanınmıştır. Bundan dolayı, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde tanındığı gibi kırsal kesimde yaşayan kadınlara daha fazla özel ilgiye ihtiyaç vardır.

Komite, taraf devletlere, yasal çerçevelerin ayrımcılık içermemesini ve aşağıdakiler de dahil olmak üzere 33. Genel Tavsiye doğrultusunda kırsal kesimde yaşayan kadınların adalete erişimini garanti altına almalarını tavsiye etmektedir:

(a) Kırsal kesimde yaşayan kadınların üzerindeki etkilerini değerlendirmek için mevcut yasaların toplumsal cinsiyet etki analizinin yapılması;

(b) Kanuni çelişkileri azaltmak ve kırsal kesimde yaşayan kadınların haklarına sahip çıkabilmesini sağlamak amacıyla, çoğul hukuk sistemleri içerisindeki farklı mekanizmalar arasındaki ilişkiyi düzenlemek üzere mevzuat çalışması yapılması;

(c) Yasal haklarını öğrenmeleri için kırsal kesimde yaşayan kadınların farkındalığının ve hukuk okuryazarlığının artırılması;

(d) Hukuk hizmetleri ve hukuki yardıma ücretsiz ya da uygun fiyatlı erişim sağlanması;

Komite, taraf devletlere kırsal kesimde yaşayan etnik ve dini azınlık mensupları, yerliler,  topraksız tarım işçileri, göçmenler ve çatışmadan etkilenen kırsal kesim kadınları dahil engelli kadın gruplarının kesişen ayrımcılık türlerine karşı korunmalarını ve eğitim, istihdam, su ve sıhhi altyapı, sağlık hizmetine vb. erişimlerini sağlamalarını tavsiye etmektedir.

Komite, taraf devletlere – Gıda ve Beslenme; Tarım ve Toprak Politikaları, Organik Tarım; Arazi ve doğal kaynaklar; Zirai krediler, krediler ve sigortaları da kapsayan finansal hizmetler; Piyasalar ve pazarlama imkânları;  Altyapı ve teknolojinin geliştirilmesi; Bilgi ve İletişim Teknolojileri; Toprak ve tarım reformu, arazi istimlaki ve yeniden yerleştirme; Barınma, Ulaşım,  Su, sanitasyon ve enerji; Kırsal kesimde yaşayan kadınlarla ilgili veriler toplanması; ve bu Genel Tavsiyeyi hükümet, sivil toplum, medya, akademi ve kadın kuruluşları ve de kırsal kesim kadın kuruluşlarına yaygınlaştırma konularında çalışmalar yapmayı tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 35/ 2017

Konu: Kadınlara Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet, (19 No’lu Genel Tavsiye kararının güncellenmiş şekli)

35 No.lu Genel Tavsiye aşağıda ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

 

  • Genel Tavsiye No. 36/ 2017

Konu:Kadınların ve kız çocuklarının eğitim hakkı

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesinin  Kız Çocukların ve Kadınların Eğitimi başlıklı 36 numaralı Genel Tavsiye’sinde eğitimde kız çocuklara ve kadınlara yönelik ayrımcılığım hem ideolojik hem de yapısal olduğu belirtilmektedir.

Komite raporunda eğitimin birçok alanında toplumsal cinsiyet ayrışmasına da dikkat çekmiştir. Okullar arasında ve okul içinde öğrencilerin kız ve erkek çocuklar için uygun ders algısı temelinde farklılaştığı görülmektedir. Okullarda kız çocuklar genellikle beşeri bilimler alanında yığılma gösterirken bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarına katılımları düşüktür. Meslek liselerinde kız öğrenciler genellikle beslenme, güzellik ve saç bakım hizmetleri, yaşlı bakımı, sekreterlik gibi alanlarda yoğunluk göstermektedir. Bu tarz bir kümelenme okulların sadece kız ve sadece erkek olarak ayrılmasına neden olmaktadır. Ayrıca komite raporunda meslek liselerinde özellikle bilişim teknolojileri alanında kızların eksik temsil edildiği belirtilmiştir (CEDAW, 2017). Bu durum kız çocukların düşük statülü mesleklerde istihdamına neden olmaktadır.

Komite, 36 Numaralı Genel Tavsiyede taraf devletlere; kız çocukların ve kadınların, erkek çocuklar ve erkeklere sunulan ile eşit kalitede eğitim hakkına erişimini sağlamak için okulların tüm akademik ve mesleki konularda eğitim vermesinin sağlanmasını ve müfredatın cinsiyete göre ayrılmasının pekiştirilmemesini tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 37/ 2018

Konu:İklim değişikliği bağlamında afet riskinin azaltılmasının toplumsal cinsiyet boyutu

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, 37 No.lu Genel Tavsiyede, taraf devletlerin iklim değişikliğinin tüm olumsuz etkilerinin acilen hafifletilmesi gereğini vurgulamış ve afet riskinin azaltılması amacıyla kararlı ve hesap verilebilir adımlar atılmasını, yapılacak çalışmalarda toplumsal cinsiyet eşitliği boyutuna dikkat edilmesini tavsiye etmiştir.

Komite, taraf devletlerin iklim değişikliği afetinin olumsuz etkilerini kaldırmak ve afet riskini önlenmek bu konuda kaydedilen ilerlemeleri belirtmek amacıyla aldıkları yasal, adli, idari ve diğer önlemlere ilişkin çalışmalarını toplumsal cinsiyet eşitliği boyutu ile dönemsel ülke raporlarında sunmalarını tavsiye etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 38/ 2020

Konu:   Küresel göç bağlamında kadın ve kız çocuklarının ticareti

 

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, 38 No.lu Genel Tavsiye  ile, taraf  devletlerin Sözleşme’nin 6. maddesinde belirtilen küresel göç bağlamında her türlü insan ticaretiyle mücadele etme yükümlülüklerinin uygulanmasına ilişkin tavsiyelerde bulunmaktadır. İnsan ticaretinin yolları genellikle karışık göç dalgaları ile uyumludur. Komite, kaçakçılık mağduru kadın ve kızların insan ticaretine karşı özellikle savunmasız olduğunu vurgulamakta ve göçmenleri düzensiz yollara iten kısıtlayıcı göç ve sığınma rejimlerinin yarattığı koşulların altını çizmektedir.

Komite, Genel Tavsiyede, kadınların ve kızların hem bireysel hem de toplu olarak insan ticareti riskine maruz kalmasını önlemenin Devletlerin öncelikli bir görevi olduğunu teyit etmektedir. Devletler ayrıca, sömürüyü teşvik eden ve insan ticaretine yol açan talep noktasında caydırıcı olmak zorundadır.

Genel Tavsiye, sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmak için stratejik bir öncelik olarak kadınların ve kızların insan haklarının gerçekleştirilmesine odaklanarak, toplumsal cinsiyet ve kesişimsel bir bakış açısını içeren bir yaklaşıma dayanan insan ticaretiyle mücadele müdahalelerinin uygulanmasına ilişkin pratik bir rehber teşkil etmektedir.

 

  • Genel Tavsiye No. 39/2022

Konu: Yerli kadınlar ve kız çocukları

 

Dünyada toplam 476.6 milyon insan kırsal kesimde yaşarken bunların yarıdan fazlası (238.4 milyonu) kadındır.

Genel Tavsiye, kırsal kesim kadınlarının ve kızlarının seslerini, mensubu bulundukları toplulukların içinde ya da dışında önder aktörler olarak kabul eder.

Genel Tavsiye, kırsal kesim kadınlarının ve kızlarının karşılaştıkları kesişimsel ayrımcılığın farklı türlerini, bu kadınların ve kızların halklarını, toplulukları ve genel olarak toplum içindeki liderler, bilgi sahipleri ve kültür ileticileri olarak oynadıkları kilit rolü tanımlar ve bu bağlamda önerilerde bulunur.

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi taraf devletlere,

(a) kırsal kesimdeki kadınlara ve kızlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması için, kırsal bölgelerde ve bu bölgelerin dışında yaşayan yerli kadınların ve kızların görüşlerine başvurularak kapsamlı politikalar geliştirmelerini,

(b) Komite’ye sundukları dönemsel ülke raporlarında, kırsal kesim kadınlarına ve kızlarına özel alınmış olan yasal düzenlemeler, hukuki, idari ve diğer tedbirler hususunda bilgi vermelerini,

  1. c) kırsal kesim halklarının, kırsal kesimde yaşan kadınlar da dahil, topraklarını ve doğal kaynaklarının yasal olarak tanınması ve korunması için tedbirler almalarını; kırsal kesim kadınlarının ve kızlarının, kendilerini etkileyen konularda karar verme mekanizmasına etkin bir biçimde katılımını, bu kadın ve kızların kararlar alınmadan önce özgür ve bilgilendirilmiş onamımın alınması yönünde gerekli adımların atılmasını sağlamalarını tavsiye eder.

 

Komite taraf devletlere, adalete erişim ve çoklu hukuk sistemleri açısından, kırsal kesimdeki kadınların ve kızların, ırksal ve/veya toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık, önyargılar ve kalıp yargılardan bağımsız bir biçimde adalet sistemlerine etkin erişimlerinin sağlandığından emin olmalarını tavsiye eder.

 

  • Genel Tavsiye No. 35/ 2017

Konu:Kadınlara Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet, (19 No’lu Genel Tavsiye kararının güncellenmiş şekli)

 

35 No.lu Genel Tavsiye, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesince 1992 tarihli 19 No.lu Genel Tavsiyenin temel yaklaşımını terketmeden son 25 yılda dünyada kadınlara yönelik şiddet konusunda gözlenen çeşitli eğilim, çözüm arayışları ve gelişmeler dikkate alınarak hazırlanmıştır.

 

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine taraf devletler, 35 No.lu Genel Tavsiye gereğince, 2017’den itibaren kadınlara yönelik şiddetle mücadele konusunda yaptıkları çalışmalara Komiteye sunacakları dönemsel Ülke Raporlarında yer vereceklerdir.

Bu bağlamda Genel Tavsiye 35’in en önemli yönlerinden biri de artık kadınlara yönelik şiddeti önlemenin devletler açısından bir uluslararası hukuk normu olarak kabul edilmesi gerektiğinin vurgulanması ve devletlerin yapmakla yükümlü oldukları çalışmalar için yol haritası çizmesidir.

Bilindiği gibi, Sözleşme hazırlanırken müzakereler sırasında aile içi şiddet konusuna da değinilmiş olmasına rağmen Sözleşmede “kadına yönelik şiddet” konusunda açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Oysa Sözleşme kadınların “birey” olarak haklara sahip olmasını öngörmekte ve kadınlara karşı ayrımcılığın kaldırılmasını esas almaktadır. Bu eksiklik Komite tarafından yayınlanan 12 No.lı Genel  Tavsiye ve ardından 1992’de 19 No.lu Genel Tavsiye ile giderilmiş, her iki Genel Tavsiye’de kadınlara yönelik şiddet ‘kadınlara karşı ayrımcılık’ olarak tanımlanmıştır.

1993 yılında BM Genel Kurulunda “Kadınlara Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına Dair Bildirge” 20 Aralık 1993 tarihinde kabul edilmiştir. 1993 tarihli Bildirgeye göre kadınlara yönelik şiddet konusunda devletlerin “özen yükümlülüğü” (due diligence) ile hareket etmesi gerekmektedir.

Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesine hukuki temel oluşturmak açısından büyük önem taşıyan 19 sayılı Genel Tavsiye, 2017 yılında CEDAW Komitesinin 35 No.lu Genel Tavsiyesi ile güncellenmiştir.  Genel Tavsiyede “..Cinsiyete dayalı şiddet, kadının insan haklarını ve özgürlüğünü zedeleyen bir ayrım biçimidir. Üye devletlere, aile içi şiddete ve her türlü cinsel istismara, tacize, tecavüze karşı tüm kadınları koruyacak yasaları çıkarmaya; taraf devletlerin, kadınlara karşı şiddetin sürdürülmesine neden olan davranışların, örf  ve adetlerin ve uygulamaların niteliği ve yaygınlığı ile bunların sonucu olan şiddet türlerini Komiteye verdikleri Ülke Raporlarında belirtmeyi tavsiye eder” denilmiştir.

35 No.lı Genel Tavsiye,

  1. Giriş bölümü;
  2. Kapsam;
  3. Sözleşmeye Taraf Devletlerin Genel Yükümlülükleri;
  4. Tavsiyeler: Genel Yasal Önlemler ve Yürürlükten Kaldırılması Gereken Hükümler; Önleme; Koruma; Kovuşturma ve Ceza; Tazminat; Koordinasyon, İzleme ve Veri Toplama; Uluslararası İşbirliği

başlıkları altında dört ana bölümde düzenlenmiştir.

 

Giriş bölümünde,Sözleşmeye atıfla kadınlara yönelik şiddetin toplumsal cinsiyete dayalı bir şiddet olduğu ve kadınların insan haklarının ihlaline yol açtığı vurgulanmıştır.

Kadınlara yönelik şiddetin her türünün genellikle cezasız kaldığına dikkat çekilmiştir. Kadınlara yönelik şiddet çoğunlukla gelenek, kültür, din veyahut köktenci ideolojiler adına meşru kılınmakta ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı veya şiddeti ortadan kaldıracak hukuki, finansal ve siyasi desteklerden yoksun bırakılmaktadır. Demokratik alanların daralması ve neticesinde hukukun üstünlüğünün zedelenmesi, tüm bu faktörler kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin yaygınlaşmasına ve şiddetin cezasız kaldığı bir kültürün oluşmasına yol açmaktadır.

Kapsam bölümünde; esas itibariyle 35 sayılı Genel Tavsiyenin, “19 sayılı Genel Tavsiyede yer alan rehber bilgileri tamamlar ve günceller nitelikte olup bu tavsiyeye ek olarak okunmalıdır”, denilmektedir. Buna göre, bu belge, “kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet” ifadesini, bu tür şiddetin toplumsal cinsiyet temelli neden ve etkilerini açık bir biçimde ortaya koyan daha kesin bir terim olarak kullanmaktadır. Söz konusu ifade, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bireysel bir sorun olmasından daha çok bilimsel olayların ötesinde kapsamlı tepkiler gerektiren, bireysel uygulayıcıları ve mağdurları olan sosyal bir sorun olduğu anlayışını daha da güçlendirmektedir.

Komite, bu çalışma boyunca, bu şiddet türünün gerçek kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve kadınların Sözleşme ile güvence altına alınan insan haklarından ve temel özgürlüklerden faydalanmaları önünde önemli bir engel olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet kadınları tüm yaşam döngüleri boyunca etkilemektedir”, denildikten sonra bu şiddet türünün kadınların ölümüne (kadın cinayetlerine) dahi yol açtığına, bu şiddetin kültürel, ekonomik, ideolojik, teknolojik, dini, sosyal ve çevresel faktörlerden etkilendiğine ve giderek arttığına dikkat çekilmektedir. Toplumsal cinsiyete dayalı kadına yönelik şiddetin belli durumlarda işkence, eziyet gibi insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele ile eşdeğer olduğu belirtilmektedir. Bu faktörlerin “özel alan” meselesi olarak sayılmasına ve cezasız bırakılmasına izin verilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Sözleşmeye Taraf Devletlerin kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle ilgili olarak genel yükümlülükleri;

Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, Sözleşmenin 1. maddesi kapsamında kadınlara karşı ayrımcılık teşkil etmektedir ve bu nedenle Sözleşmedeki tüm yükümlülüklerle ilgilidir. Madde 2’de, taraf devletlerin kapsayıcı yükümlülüğünün uygun tüm yolları kullanarak ve en kısa zamanda kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet de dahil olmak üzere kadınlara karşı ayrımcılığı ortadan kaldırma politikası oluşturmak olduğu belirtilmektedir. Bu acil nitelikli bir yükümlülüktür; gecikmeler ekonomik, kültürel veya dini nedenler de dahil olmak üzere herhangi bir şekilde gerekçelendirilemez. 19 sayılı Genel Tavsiyede, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet açısından bu yükümlülüğün devlet sorumluluğunun iki yönünü kapsadığı belirtilmektedir. Buna göre bu tür şiddetin (a) bir taraf devletin veya aktörlerinin ve (b) devlet dışı aktörlerin eylemleri veya ihmallerinden kaynaklanmasına engel olmak devletlerin sorumluluğundadır.

Taraf Devletler, Sözleşme ve genel uluslararası hukuk doğrultusunda, kendi örgüt ve temsilcilerinin kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet teşkil eden eylemlerinden ve ihmallerinden sorumludur.  Bunlara yürütme, yasama ve yargı birimlerindeki görevlilerin eylemleri ve ihmalleri de dahildir.

Devlet dışı aktörlerin devlete atfedilebilecek eylemlerine ve ihmallerine dikkat çekilmekte; Devlet dışı aktörlerin eylemleri ve ihmalleri için gerekli özen (due diligence) yükümlülükleri olduğunun altı çizilmektedir. Yasama, yürütme ve yargı düzeyinde cinsiyete dayalı şiddeti cezalandırmakta özen göstermeleri gerektiği belirtilmektedir.

Tavsiyeler bölümünde,

Genel yasal önlemlere ve yürürlükten kaldırılması gereken hükümlere işaret edilmektedir. Örneğin, çocuk yaşta veya zorla evlilik ve diğer zararlı uygulamalar da dahil olmak üzere, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddete izin veren, tolere eden veya bunları görmezden gelen hükümler yürürlükten kaldırılmalıdır. Ayrıca, kadınları yasal haklarından alıkoyan veya engelli kadınların mahkemede şahitlik yapma hakkını kısıtlayan vesayet yasaları gibi kadınların toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti rapor etmesini engelleyen veya kısıtlayan yasalar yürürlükten kaldırılmalıdır.

Tecavüz de dahil olmak üzere cinsel saldırıların kadınların kişisel güvenlik haklarına ve fiziksel, cinsel veya psikolojik bütünlüklerine karşı bir suç olarak değerlendirilmesini sağlayacak yeni düzenlemeler yapılmalıdır.

Önleme konusunda, erkek egemen zihniyet ve kalıp yargılar da dahil olmak üzere kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin altında yatan nedenlerin, aile içindeki eşitsizliğin, kadınların özel, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının ihmal veya göz ardı edilmesini önlemek üzere etkin yasal önlemlerin ve diğer uygun önleyici önlemlerin alınması ve uygulanması ve kadınların güçlendirilmesini, etkinlik kazanmalarını ve seslerini duyurmalarını teşvik etmek önerilmektedir.

Önleme açısından, kamusal alanı güvenli hale getirmek için etkin tedbirler geliştirmek ve bunları uygulamak. Bu önlemlerle, kentsel ve kırsal alanlarda, özellikle okulların içinde ve çevrelerinde, ışıklandırma da dahil, yeterli fiziki altyapının oluşturulması önerilmektedir.

Medyanın şiddet olaylarını yansıtma yöntemi gözden geçirilmelidir.

Eğitim,

Yargı mensuplarına, avukatlara, emniyet mensuplarına, adli tıp personeline, yasa koyuculara yönelik zorunlu, tekrarlayan ve etkin kapasite geliştirici eğitim verilmelidir, denildikten sonra bu eğitimlerin kapsamı ayrıntılı olarak belirtilmektedir.

  1. a) Travma ve etkilerini anlamak, eş şiddetini tanımlayan/karakterize eden güç dinamikleri, toplumsal cinsiyetin farklı türlerine maruz kalmış kadınların farklı durumları; devlet kuruluş ve kurumlarında kadınları ikinci defa mağdur hale getiren ve güvenlerini zayıflatan faktörleri ortadan kaldırmayı içerir;
  2. b) Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin ulusal mevzuatta mevcut yasal düzenlemeler ve kurumlar, mağdurların/şiddete maruz kalanların yasal hakları, uluslararası standartlar, birleşik mekanizmalar ve bu bağlamda sorumlulukları; bu, çeşitli organlar arasında gerekli koordinasyon ve yönlendirmeleri, bu şiddetin kadınların mahremiyetine ve gizliliğine saygı gösterilerek ve mağdurun/şiddete maruz kalanın özgür ve bilgilendirilmiş onayı ile yeterli bir biçimde belgelenmesini kapsar.

Koruma konusunda, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin mağduru kadın başvurucuları ve şiddete tanık olanları korumak ve bu kişilere destek sağlamak için yasal işlemler öncesinde, süresince ve sonrasında, etkin önlemler almak ve uygulamak; örneğin kadın mağdurlar ve aile fertleri için, maddi yardıma erişim ile ücretsiz kaliteli adli yardıma erişimlerini sağlamak gerektiği beklenmektedir.

Kovuşturma  ve Ceza konusunda, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesinde, arabuluculuk ve uzlaşma dahil olmak üzere, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının uygulanmaması ve bunu temin etmek için düzenleme yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Mağdurların mahkemelere etkili bir şekilde erişimini sağlamak; yetkililerin, ceza hukuku hükümlerini uygulayarak ve şiddetin faili olduğu iddia edilen kişilerin, adil, tarafsız, zamanında ve hızlı bir şekilde yargılanması ve uygun caydırıcı cezaların uygulanması da dahil olmak üzere kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin her türüne yeterince yanıt vermesini sağlamak.

Tazminat, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağduru kadınlar için tazminat, maddi tazminat ve tam iyileşme için cinsel sağlık, üreme ve zihinsel sağlık dahil olmak üzere yasal, sosyal ve sağlık hizmetlerine erişimin sağlanması, zararın tazmini ve tekrarlanmamasının garantisi gibi farklı önlemleri içermesi önerilmekte,  bu tür tazmin yolları, yeterli, hızla belirlenen, bütünsel ve çekilen zararın ağırlığına orantılı olması sağlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Buna göre, Taraf Devletler, özel tazminat fonları oluşturmalıdırlar.

Koordinasyon, izleme ve veri toplama,bu başlık altında bütün verilerin, şiddet türüne, mağdur ile fail arasındaki ilişkiye ve ayrıca kadınlara karşı çok yönlü ayrımcılığa ve mağdurun yaşı da dahil olmak üzere diğer sosyo-demografik özelliklere göre ayrıştırılmış şekilde toplanması öngörülmektedir.

Uluslararası işbirliği, bu başlık altında Eylül 2015’de yapılan BM Zirvesinde 193 üye ülkenin oybirliği ile kabul ettiği daha sürdürülebilir, yaşanabilir, eşit bir dünya oluşturmak üzere 2030 yılına kadar erişilmesi öngörülen Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine, özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi hedefine ulaşılması açısından uluslararası işbirliğinin gerekli olduğu vurgulanmaktadır.

Komite tarafından, “Kadınlara Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet” konulu 35 No.lu Genel Tavsiye, şiddetin önlenmesinde, mağdurun korunmasında uluslararası hukukta önemli itici gücü olacağı görülerek ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.

Komite, 35 No.lu Genel Tavsiyede belirtilen konularda Taraf Devletlerin yaptığı yasal ve kurumsal uygulamalara dönemsel Ülke Raporlarında yer vermelerini tavsiye etmektedir.

Türkiye’nin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesinden geri çekilmesinden ve Avrupa Konseyince bu bildiriminin 1 Temmuz 2021’de tescil edilmesinden sonra,  35 No.lu Genel Tavsiye ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadele sürecinde dayanılacak önemli bir hukuki düzenlemedir.

Bu açıdan, Komitenin 35 No.lu Genel Tavsiyesi konusundaki bilginin özellikle Bakanlıklar başta olmak üzere devlet kademesine, yasama, yürütme, yargıda uygulayıcılara ve bu konuda çalışan tüm kurum ve sivil toplum kuruluşlarına yaygınlaştırılmasında yarar vardır.

Sonuç olarak,

Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi tarafından yayınlanmış olan Genel Tavsiyeler, ikincil (esnek) hukuk düzenlemeleri olmakla beraber Sözleşmenin uygulanmasında önemli yol gösterici işlevi bulunmaktadır. Bu bakımdan Komite tarafından, Genel Tavsiyelerin taraf devletlerce ulusal dillere çevrilmesi ve dönemsel Ülke Raporlarında bu yolda yapılan çalışmalara yer verilmesi tavsiye edilmektedir.

1986 – 2022 yılları arasında yayınlanan 39 Genel Tavsiyenin bir kısmı Sözleşmede açık ifadelerle düzenlenen “geçici özel önlemler; eşit işe eşit ücret; evlilik ve aile ilişkileri; kırsal kesim kadınlarının emeği; kadın ve sağlık; kadın ve eğitim” gibi konulardadır, Komite, Sözleşmede yer alan maddelerin taraf devletlerce amaca uygun yorumlanması ve uygulanması için öneriler içeren Genel Tavsiyeler çıkarmaya devam etmektedir.

Komite, Sözleşmenin yürürlüğünün 10. yılından itibaren 1. maddede tanımlanan “kadınlara karşı ayrım”a yol açan, ancak Sözleşmede açık ifadeyle adı konularak düzenlenmemiş olan ve kadınları mağdur etmeye devam eden sorunlarla ilgili başta “kadına yönelik şiddet” olmak üzere kapsamlı Genel Tavsiyeler de yayınlamıştır.

Kadınlara karşı ayrımcılığa yol açan temel nedenlerden biri de kadına yönelik şiddettir ve Sözleşmenin amacının yerine getirilmesi için şiddetin önlenmesinin gerektiği Birleşmiş Milletlerce kabul edilmiş ve taraf ülkelerin de bu yolda mücadele etmesi için Bildiriler, Genel Tavsiyeler yayınlamaktadır. Türkiye, 1995 yılında Pekin’de yapılan 4. Dünya Kadın Konferansında kabul edilen Pekin Eylem Planını uygulamayı taahhüt etmiş ve Pekin Eylem Planı doğrultusunda Ulusal Eylem Planını hazırlamıştır. Ulusal Eylem Planında “kadınlara yönelik şiddeti önlemek ve ortadan kaldırmak” üzere stratejiler belirlenmiş, hedefler konulmuştur. Pekin Eylem Planında kritik alandan biri olan “kadına yönelik şiddet” aradan geçen yirmi yılda halen önlenememiş olup dünyada en yaygın insan hakları ihlali olarak devam etmektedir. Ancak, Birleşmiş Milletler çatısı altında “kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi, mağdurun korunması, failin cezalandırılması” için kapsamlı bir düzenleme bulunmamaktaydı. Bu ihtiyacı karşılamak üzere Komite,  toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi, mağdurun korunması amacıyla uluslararası hukukta bir Sözleşme niteliğinde olmasa da yukarıda ayrıntılı olarak değinildiği üzere birincil hukuki dayanak olarak uygulanması amaçlanan 35 No.lu Genel Tavsiyeyi yayınlamıştır. Bu açıdan Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesinin  35 No.lu Genel Tavsiyesinin içeriği konusundaki bilginin yaygınlaştırılmasında ve dava süreçlerinde de değinilmesinde yarar vardır.

Bilindiği gibi, kadınlar Sözleşmede düzenlenmiş bir konuda ayrımcılığa uğramış ve haksızlığın giderilmesi amacıyla dava açmışsa ve iç hukuk yolları tüketilmiş olmasına rağmen hakkına ulaşamamışsa, davasında hukuki sebepler arasında Sözleşmeye dayanmış ise İhtiyari Protokol çerçevesinde Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesine başvurabilir. Dava dilekçesinde hukuki sebepler arasında Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşmenin ilgili maddesine değinirken aynı zamanda yargı sürecinde dikkate alınması amacıyla Komitenin Genel Tavsiyesine de yer verilmelidir.

Bu açıdan, özellikle Barolar aracılığıyla yürütülen ve adalete erişimde önemli bir kamu hizmeti olan “Adli Yardım” görevlendirilmesi yapılacak avukatlara yönelik eğitim programlarında uluslararası sözleşmeler arasında CEDAW ile birlikte ikincil hukuki düzenlemeler olan Komitenin yayınlamış olduğu Genel Tavsiyelere de yer verilmelidir.  Adalete erişim, Sözleşme kapsamında korunan tüm hakların kullanılması bakımından hayati önemi haizdir. Genel Tavsiyeler de uygulamada önemli bir hukuki dayanak olarak kullanılmalıdır.

 

 

Kaynakça

  • Acar Feride; Kadınların İnsan Hakları: Uluslararası Yükümlülükler, 20. Yüzyılın Sonunda Kadınlar ve Gelecek Konferansı (editör: Oya Çiftçi) Ankara 1998.

 

  • Acar Feride; Kadınların İnsan Haklarının Gerçekleştirilmesi ve Ayrımcılığın Önlenmesinde Uluslararası Standartlar, Hukukta Kadın Sempozyumu, yay.haz. Şenay Eser, KSSGM yay. Ankara 2000.

 

  • Arat Necla; Kadın Sorunu, Say. Yay., İstanbul 1986.

 

 

  • Güneş Ayşe;Kesişimsellik Yaklaşımı Bağlamında Kadına Yönelik Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddete İlişkin CEDAW Komitesi 35 No.lu Genel Tavsiye Analizi.

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1545458 (erişim T.16.6.2022)

 

  • Moroğlu Nazan; Kadının Soyadı, Beta Yayınları, İstanbul 1998.

 

  • Moroğlu Nazan; Kadının İnsan Hakları Sözleşmesi, CEDAW 30 Yılı; XII Levha; İstanbul, 2009.

 

  • Moroğlu Nazan; Uluslararası Belgelerde Kadın Erkek Eşitliği, İstanbul Barosu yay., 2005.

 

Kadınlara Yönelik Dijital Şiddet hakkında GREVIO 1 No’lu Genel Tavsiye;İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi 8 Mart 2022 Özel Sayı, s.9-13; GREVIO General Recommendation No.1, https://rm.coe.int/grevio-rec-no-on-digital-violence-against-women/1680a49147(erişim T.16.6.2022)

 

  • Özdamar Demet; CEDAW Sözleşmesi, Ankara, 2009.

 

 

  • Genel Tavsiye No. 25/ 1999;Konu: Geçici Özel Önlemler
  • Kadın Hakları: Uluslararası Hukuk ve Uygulama,İnsan Hakları Hukuku Çalışmaları No:12; Editör: Burcu Yeşiladalı; Derleyenler: Gökçeçiçek Ayata, Sevinç Eryılmaz Dilek, Bertil Emrah Oder; İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 305, 2. Baskı İstanbul, Aralık 2010

https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/tr/publication/3-kadn-haklar-uluslararas-hukuk-ve-uygulama/(erişim T.16.6.2022)

 

 

  • CEDAW General Recommendations 2017-2022

 

 

  • CEDAW Genel Tavsiyeler 1986 – 2013

http://www.ceidizleme.org/ekutuphaneresim/dosya/453_1.pdf(erişim T.16.6.2022).

 

  • CEDAW Genel Tavsiye No. 31, Konu: Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’nin 31 Sayılı ve Çocuk Hakları Komitesi’nin 18 Sayılı Zararlı Uygulamalara İlişkin Ortak Genel Tavsiye Kararı / Genel Yorumu

https://www.aile.gov.tr/media/35251/cedaw-31-sayili-genel-tavsiye-karari.pdf(erişim T.16.6.2022)

 

  • CEDAW Genel Tavsiye No. 32, Konu: Kadınların mülteci, sığınmacı, uyrukluk ve uyruksuzluk statülerinin toplumsal cinsiyetle ilgili boyutlarına ilişkin 32 No.lu Genel Tavsiye

https://www.aile.gov.tr/media/35252/cedaw-32-sayili-genel-tavsiye-karari.pdf

(erişim T.16.6.2022)

 

 

  • CEDAW Genel Tavsiye No. 34, Konu: Kırsal Kesim Kadınlarının Hakları

https://www.aile.gov.tr/media/35254/cedaw-34-sayili-genel-tavsiye-karari.pdf

 

PEKİN+5: Birleşmiş Milletler’de Kadının İnsan Hakları ve Türkiye’nin Taahhütleri; http://www.ceidizleme.org/ekutuphaneresim/dosya/219_1.pdf (erişim T.16.9.2022).

Year General recommendation Topic
2021 General recommendation No. 39 Indigeneouswomenandgirls
2020 General recommendation No. 38 Trafficking in womenandgirls in thecontext of global migration
2019/2014 Joint general recommendation No. 31 (Revised in 2019) TheCommittee on theElimination of DiscriminationagainstWomenand No. 18 of theCommittee on theRights of the Child on harmfulpractices
2018 General recommendation No. 37 Gender-relateddimensions of disaster risk reduction in thecontext of climatechange
2017 General recommendation No. 36 Theright of girlsandwomentoeducation
2017 General recommendation No. 35 Gender-basedviolenceagainstwomen, updating general recommendation No. 19
KaynakKadına karşı ayrımcılık
Önceki İçerikYoksulluk Nafakası Tartışmaları
Sonraki İçerik“Cumhuriyet’in 100 Yıllık Kadın Hukuku Düzeni” Paneli